[simple-author-box]
Gazetemizin 36’ncı sayısında kaleme aldığım yazımda her köşe başında mantar gibi biten konut edindirme şirketlerinin varlığına dikkat çekmiş ve bu işin sonunun hüsranla bitmesi ihtimalinden söz etmiştim. Yazımda dikkat çektiğim hususun arka planında geçmişte yaşadığımız banker skandalları, dövizzedeler, emlakzedeler, holdingzedeler gibi yarım yüzyıla yaklaşan tecrübe vardı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tasarruf finansman faaliyeti yürüten ancak şartları sağlamayan 21 şirketin intibak taleplerinin reddine ve tasfiyelerine karar verdi. BDDK’nın 01/07/2021 tarihli ve 9647 sayılı kararı 2 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı. Kararla birlikte 21 şirket BDDK ve TMSF tarafından oluşturulan tasfiye komisyonuna devredildi.
Böylece “İktisatevim, Vizyon Evim, Doğruevim, Finansevim, Birikimevim, Finalevim, Yaşamevim, Hh Aydın Yatırım, İhtiyaçevim, Varlıkevim, İstek Evim, İkizlerevim, Destekevim, Gerçekevim, Değer Tasarruf Gayrimenkul A.Ş., Önceevim, Morevim, Hedefevim, Gelecek Tasarruf, Birlikbirikim, Tasarruf Organizasyon” şirketlerin tasfiye edilmesine karar verildi.
Hiçbir değer yaratmadan, üretim ya da tasarruf faaliyetinde bulunmadan, kasaba tüccarı mantığıyla sadece aracılık hizmeti verip komisyon alarak gayrimenkul edindirme faaliyetinde bulunan şirketlerle ilgili 36’ncı sayımızda yaptığımız uyarının ne kadar yerinde olduğunu BDDK tescil etmiş oldu.
Esasında tehlikenin yaklaşmakta olduğu önceden görülmüş ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’nda (Kanun) 7292 sayılı Kanun ile Şubat ayında değişiklik yapılmış ve bu şirketlere 100 milyon lira sermaye şartı getirilmişti. Tabii emlak ofislerini gayrimenkul edindirme şirketine dönüştürerek daha fazla kazanç elde etme planı yapanlar kanunla getirilen sermaye sınırını karşılayamadılar.
Zararın neresinden dönülürse kârdır. Alınan kararla emlakzâde olma hayali kuran büyük bir kitle emlakzede olmaktan kurtarılmıştır. Kararın bizleri memnun eden tarafı ise “Yaşadıklarımızdan Niye Ders Çıkaramıyoruz?”uyarımızın yerinde olduğunun teyit edilmesidir. Yazımda 1980’lerin başında yaşadığımız banker furyasına dikkat çekmiş ve daha sonra yaşanan dramı hatırlatarak bu şirketler üzerinden ev alma umudu taşıyan insanları da benzer bir akıbetin beklediğini şöyle ifade etmiştim:
“Kombassan’ları, Jetpa’ları, Yimpaş’ları, Endüstri Holding’leri batıran neydi? Avrupa’daki işçilerden yüksek faizle topladıkları sıcak paraların kesilmesi değil miydi? İki al bir öde ile yürüyen sistemde ana kaynaktan giriş durunca akış da otomatik olarak kesilmiş ve krize girmişlerdi. Faizsiz bankacılığın konut edindirme sistemine uyarlandığı bu sistemin lokomotifi yok. Vagonlar lokomotif işlevi görüyor. Geleneksel yardımlaşma yöntemimiz olan imece usulü ya da kadınların altın günü gibi güvene dayalı bir şekilde vagonlar vagonlara ittiriliyor. Ama güven sarsıldığı ve sisteme yeni vagonlar eklenmediği takdirde diğer vagonların hareket etmesi mümkün görünmüyor.”
Kasaba tüccarı yöntemiyle yürütülen iktisadi faaliyetler bugüne kadar hep mağdur kitleler üretmiştir. Yeni mağdurlar üretmemek için ekonominin rasyonel kuralları uygulanmalıdır. Ekonomimizigerçek anlamda üreten, rekabet eden vasfa büründürmek için de kasaba tüccarı uyanıklığıyla faaliyet gösterenler sistemden tasfiye edilmelidir.