İrfan Ünver Nasrattınoğlu
Köşe Yazarı
İrfan Ünver Nasrattınoğlu
 

BÜYÜK ZAFER

(Zafer Haftamız milletimize kutlu olsun)             Sakarya Meydan Savaşının getirdiği Zafer’den sonra T.B.M.M. içindeki ve dışındaki muhalif olsun-olmasın herkes, kısacası Türk Ulusu’nun tamamı Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in çevresinde adeta kenetlenmişti… O’na karşı olanlar bile, Sakarya Zaferi’nden sonra, kesin sonuç getirebilecek bir Büyük Zaferi ancak Mustafa Kemal’in sağlayabileceğine olan inancını ifade ediyor ve bu konudaki düşünce ve arzularını dile getiriyorlardı.             Büyük Taarruz hazırlıkları tamamlandıktan sonra Atatürk, son dakikaya kadar dışarıya hiçbir şekilde bilgi sızdırılmamasına ve Yunan Ordusu’nun ise hiçbir şeyden şüphelenmemesine özen gösterilmesini istedi. Yapılacak hareketin tam bir baskın tarzında olacağını da ayrıca belirtti.             Milli Mücadele Tarihimizde, “Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve bu devletin ilk ve eşsiz Büyük Önderi’ne hayat veren Muharebe” olarak da adlandırılan Büyük Taarruz, tam bir baskın tarzında saldırının gerçekleşmesiyle tanımlanan ve Büyük Zafer’le sonuçlanan bir savaştır. Başka bir deyişle, emperyalist güçlerin maşası ve tetikçisi konumundaki Yunan Ordusu’nun bertaraf edilerek, Anadolu’yu İstilacılardan Kurtaran, dünya yüzündeki ender muharebelerden biridir.             Başkomutan Mustafa Kemal, önce 6 Ağustos 1922’de, Büyük Taarruz’a hazırlanılması için gizli emrini verdi. Gerekli hazırlıkların tamamlanmasının ardından 20 Ağustos günü ise, 26 Ağustos 1922’de sabahın erken saatlerinde taarruz edileceğinin komutanlara bildirilmesini istedi. Bu arada, gizliliğe verilen önem gereği, haber henüz Hükümet’e ve Meclis’e duyurulmamıştı.             Mustafa Kemal’in en çok üzerinde durduğu konular gizlilik ve dışarıya haber sızmamasıydı. Hatta düşmanın haber almasını önlemek bakımından, kendisini Ankara’da gibi göstermek için yabancı diplomatlara bir çay davetinde bulunulmuş, ama bu davete katılmayarak, büyük bir gizlilik içinde Konya üzerinden Batı Cephesi Karargâhı’nın bulunduğu Akşehir’e gitmişti. 24 Ağustos günü, Batı Cephesi Karargâhı’nı Akşehir’den taarruz cephesinin hemen gerisindeki Şuhut’a, bir gün sonra da muharebenin idare edildiği Kocatepe’nin güney batısındaki çadırlı ordugâha naklettirmişti. Birlik nakillerinin gece yapılmasını ve askerin gündüzleri yakın köylere ve ormanlık alana dağılarak farklı işlerle meşgulmüş gibi gösterilmesini özellikle emretmişti.             Zaman gelmişti. Başkomutan Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Genel Komutanı İsmet Paşa ve karargâhlarının savaş kademeleri, 26 Ağustos 1922 günü sabahın 03.30’nda atlarına bindiler ve Kocatepe’ye doğru yola koyuldular. Kocatepe’ye ulaştıklarında, Başkomutan beklemeksizin dağın doruğuna gelip, aşağıya baktı. Her yan sis içinde olmasına karşın, görebildiği kadarıyla etrafına bir göz gezdirdi. Bir süre sonra sis dağılmaya, Afyonkarahisar Kalesi ve yüksek tepeler belirmeye başlamıştı ki, Başkomutan İsmet Paşa’ya beklenen emri başıyla yaptığı bir işaretle verdi.               Ve 26 Ağustos 1922 günü, sabaha karşı  05.30 sularında, komutanların, sanki bir top gürlemesini andıran “Ateş!” talimatıyla ve Türk Topçusu’nun tanzim atışlarıyla başladı. Yunan Birliklerinde büyük panik başladı. Tepeler alev alev yanıyordu. Toplar yaklaşık 30 dakika kadar hedeflerini dövdüler. Yunan siperleri ve gözetleme yerleri dahi yerle bir oldu.              Topçularımızın büyük isabet kaydettikleri ateşler Yunanlılara göz açtırmıyordu. Top atışlarının ardından başlayan piyade hücumu ise olağanüstü idi. Göğüs göğüse çok şiddetli ve kanlı çarpışmalar başladı. İlk gün cephenin kilit noktalarından bazı yerler ele geçirildi. Bir kısım hassas noktalarda da önemli gelişmeler sağlandı. Hatta ilk günün gecesinde Fahrettin Paşa komutasındaki Süvari Kolordusu, çok güç şartlar altında ve geçilmesi imkânsız gibi görünen Ahır Dağları’nın uçurumlarla dolu sarp yamaçlarındaki çizgi gibi patika yoldan, yöreden bir köylü gencin rehberliğinde geçerek, Sincanlı Ovası’na indi ve düşman gerisinde büyük panik yaşanmasına neden oldu. Yunan Birlikleri ablukaya alınmıştı.               İkinci gün Yunan Cephesi yarıldı ve düşman birlikleri, pek de düzenli olmayan bir şekilde Afyonkarahisar ve Sincanlı Ovaları’na dökülmeye başladı. Kıran kırana çarpışmalar oluyordu…               27 Ağustos 1922 günü Afyonkarahisar, işgalden kurtarılmış, Hükümet binasının gönderine şanlı bayrağımız asılmıştı…               28 Ağustos 1922 günü, Yunan ordusu, komutanlarıyla birlikte çembere alındı.  Bazı subaylar teslim olmaktan yana idi, ama kimileri çarpışmaya devam ediyordu. Bu yüzden iki gün süren kanlı savaş cereyan etti. O arada çok sayıda düşman askeri esir alındı.               Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, cephenin en ön safına geçti…               30 Ağustos 1922 tarihindeki Dumlupınar savaşını Büyük Komutan bizzat yönetti…               2 Eylül 1922 günü Yunan Ordusu Komutanı olan General Trikopis, Afyonkarahisarlı Ahmet (Ünlü) Çavuş tarafından esir alındı ve beraberindeki karargâh subayları ile birlikte Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna çıkarıldı..                Yunan Ordusu, ardına bakmadan kaçıyordu artık!.. Mustafa Kemal şu tarihi emrini verdi: “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!...”. Bu kaçış ve kovalamaca;                9 Eylül 1922 gününe kadar devam etti. Fahrettin Paşa komutasındaki süvari Birliğimiz İzmir’e girmiş ve Türkiye’de Yunan askeri kalmamıştı!...                 Daha sonraki bir konuşmasında Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa şöyle dedi:                 “Her büyük meydan muharebesinden ve her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına bir zafer, boşa gitmiş bir gayret olur…”                TÜM ZAFERLER VE ADIĞIMIZ BÜYÜK ZAFER, YÜCE  MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN…                          Atatürk, okul ve silah arkadaşı Fahrettin Altay Paşa ile
Ekleme Tarihi: 22 Ağustos 2024 - Perşembe

BÜYÜK ZAFER

(Zafer Haftamız milletimize kutlu olsun)

            Sakarya Meydan Savaşının getirdiği Zafer’den sonra T.B.M.M. içindeki ve dışındaki muhalif olsun-olmasın herkes, kısacası Türk Ulusu’nun tamamı Mareşal Gazi Mustafa Kemal’in çevresinde adeta kenetlenmişti…

O’na karşı olanlar bile, Sakarya Zaferi’nden sonra, kesin sonuç getirebilecek bir Büyük Zaferi ancak Mustafa Kemal’in sağlayabileceğine olan inancını ifade ediyor ve bu konudaki düşünce ve arzularını dile getiriyorlardı.

            Büyük Taarruz hazırlıkları tamamlandıktan sonra Atatürk, son dakikaya kadar dışarıya hiçbir şekilde bilgi sızdırılmamasına ve Yunan Ordusu’nun ise hiçbir şeyden şüphelenmemesine özen gösterilmesini istedi. Yapılacak hareketin tam bir baskın tarzında olacağını da ayrıca belirtti.

            Milli Mücadele Tarihimizde, Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve bu devletin ilk ve eşsiz Büyük Önderi’ne hayat veren Muharebe” olarak da adlandırılan Büyük Taarruz, tam bir baskın tarzında saldırının gerçekleşmesiyle tanımlanan ve Büyük Zafer’le sonuçlanan bir savaştır. Başka bir deyişle, emperyalist güçlerin maşası ve tetikçisi konumundaki Yunan Ordusu’nun bertaraf edilerek, Anadolu’yu İstilacılardan Kurtaran, dünya yüzündeki ender muharebelerden biridir.

            Başkomutan Mustafa Kemal, önce 6 Ağustos 1922’de, Büyük Taarruz’a hazırlanılması için gizli emrini verdi. Gerekli hazırlıkların tamamlanmasının ardından 20 Ağustos günü ise, 26 Ağustos 1922’de sabahın erken saatlerinde taarruz edileceğinin komutanlara bildirilmesini istedi. Bu arada, gizliliğe verilen önem gereği, haber henüz Hükümet’e ve Meclis’e duyurulmamıştı.

            Mustafa Kemal’in en çok üzerinde durduğu konular gizlilik ve dışarıya haber sızmamasıydı. Hatta düşmanın haber almasını önlemek bakımından, kendisini Ankara’da gibi göstermek için yabancı diplomatlara bir çay davetinde bulunulmuş, ama bu davete katılmayarak, büyük bir gizlilik içinde Konya üzerinden Batı Cephesi Karargâhı’nın bulunduğu Akşehir’e gitmişti. 24 Ağustos günü, Batı Cephesi Karargâhı’nı Akşehir’den taarruz cephesinin hemen gerisindeki Şuhut’a, bir gün sonra da muharebenin idare edildiği Kocatepe’nin güney batısındaki çadırlı ordugâha naklettirmişti. Birlik nakillerinin gece yapılmasını ve askerin gündüzleri yakın köylere ve ormanlık alana dağılarak farklı işlerle meşgulmüş gibi gösterilmesini özellikle emretmişti.

            Zaman gelmişti. Başkomutan Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Genel Komutanı İsmet Paşa ve karargâhlarının savaş kademeleri, 26 Ağustos 1922 günü sabahın 03.30’nda atlarına bindiler ve Kocatepe’ye doğru yola koyuldular. Kocatepe’ye ulaştıklarında, Başkomutan beklemeksizin dağın doruğuna gelip, aşağıya baktı. Her yan sis içinde olmasına karşın, görebildiği kadarıyla etrafına bir göz gezdirdi. Bir süre sonra sis dağılmaya, Afyonkarahisar Kalesi ve yüksek tepeler belirmeye başlamıştı ki, Başkomutan İsmet Paşa’ya beklenen emri başıyla yaptığı bir işaretle verdi. 

             Ve 26 Ağustos 1922 günü, sabaha karşı  05.30 sularında, komutanların, sanki bir top gürlemesini andıran “Ateş!” talimatıyla ve Türk Topçusu’nun tanzim atışlarıyla başladı. Yunan Birliklerinde büyük panik başladı. Tepeler alev alev yanıyordu. Toplar yaklaşık 30 dakika kadar hedeflerini dövdüler. Yunan siperleri ve gözetleme yerleri dahi yerle bir oldu.

             Topçularımızın büyük isabet kaydettikleri ateşler Yunanlılara göz açtırmıyordu. Top atışlarının ardından başlayan piyade hücumu ise olağanüstü idi. Göğüs göğüse çok şiddetli ve kanlı çarpışmalar başladı. İlk gün cephenin kilit noktalarından bazı yerler ele geçirildi. Bir kısım hassas noktalarda da önemli gelişmeler sağlandı. Hatta ilk günün gecesinde Fahrettin Paşa komutasındaki Süvari Kolordusu, çok güç şartlar altında ve geçilmesi imkânsız gibi görünen Ahır Dağları’nın uçurumlarla dolu sarp yamaçlarındaki çizgi gibi patika yoldan, yöreden bir köylü gencin rehberliğinde geçerek, Sincanlı Ovası’na indi ve düşman gerisinde büyük panik yaşanmasına neden oldu. Yunan Birlikleri ablukaya alınmıştı.

              İkinci gün Yunan Cephesi yarıldı ve düşman birlikleri, pek de düzenli olmayan bir şekilde Afyonkarahisar ve Sincanlı Ovaları’na dökülmeye başladı. Kıran kırana çarpışmalar oluyordu…

              27 Ağustos 1922 günü Afyonkarahisar, işgalden kurtarılmış, Hükümet binasının gönderine şanlı bayrağımız asılmıştı…

              28 Ağustos 1922 günü, Yunan ordusu, komutanlarıyla birlikte çembere alındı.  Bazı subaylar teslim olmaktan yana idi, ama kimileri çarpışmaya devam ediyordu. Bu yüzden iki gün süren kanlı savaş cereyan etti. O arada çok sayıda düşman askeri esir alındı.

              Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, cephenin en ön safına geçti…

              30 Ağustos 1922 tarihindeki Dumlupınar savaşını Büyük Komutan bizzat yönetti…

              2 Eylül 1922 günü Yunan Ordusu Komutanı olan General Trikopis, Afyonkarahisarlı Ahmet (Ünlü) Çavuş tarafından esir alındı ve beraberindeki karargâh subayları ile birlikte Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna çıkarıldı..

               Yunan Ordusu, ardına bakmadan kaçıyordu artık!.. Mustafa Kemal şu tarihi emrini verdi: “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!...”. Bu kaçış ve kovalamaca;

               9 Eylül 1922 gününe kadar devam etti. Fahrettin Paşa komutasındaki süvari Birliğimiz İzmir’e girmiş ve Türkiye’de Yunan askeri kalmamıştı!...

                Daha sonraki bir konuşmasında Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa şöyle dedi:

                “Her büyük meydan muharebesinden ve her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına bir zafer, boşa gitmiş bir gayret olur…”

               TÜM ZAFERLER VE ADIĞIMIZ BÜYÜK ZAFER, YÜCE  MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN

                         Atatürk, okul ve silah arkadaşı Fahrettin Altay Paşa ile

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.