Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Ankara’nın ‘aklını alan’ DericiZade Faruk Küçük

Bazı insanlar yaşadıkları yer için bir şanstır. Onlar hiç kimsenin yapmadığını yapar, vermediğini verir, almadığını alır… Ankara bu yönden şanslı bir şehir… Çünkü Ankara’nın ‘aklını alan’ biri var! Bu isim; Başkent Ankara’ya gönül vermiş insanların gerek sosyal medyadan gerekse sosyal hayattan tanıdığı biri: DericiZade Faruk Küçük. 1940’lı yıllarda babası Bahri Küçük’ün başladığı dericilikte usta çırak ilişkisi ile yetişen ve debbağ olan DericiZade Faruk dikim, imalat, toptan - perakende satışı yaparak bugünlere geldi. Ticari faaliyetlerini çocukları sürdürürken o da Ankara koleksiyonerliğine devam ediyor. Bu konuda öyle bir mesafe aldı ki, “Ankara fotoğrafları, mesleğimin önüne geçti” diyor.   Saklı değil açık hazine   ‘Aklını alan’ deyince, söylemin argodaki ‘korkutma’ içeren anlamından değil, Ankara’nın hafızasına sahip çıkmaktan, onu korumaktan, kollamaktan bahsediyorum. DericiZade Faruk Küçük için kimileri, “Ankara’nın saklı arşivi” dese de bendeniz bu söylemden ‘saklı’ kelimesini çıkarmak istiyorum! Çünkü gerçekten de bir hazineye dönüşen arşivini saklamaktan çok paylaşıyor. Bu yönünü anlatırken kullandığı ifadeler, onun ne fedakar bir Ankara sevdalısı olduğunun ispatı: - Ankara ile ilgili bilgileri, belgeleri, özellikle de fotoğrafları topluyorum biriktiriyorum. Bunu yaparken, başka koleksiyoncular gibi elimdekileri saklamıyorum. Aksine, paylaşıyorum ve bundan mutlu oluyorum… Bunu yapmasının öylesine yüce bir sebebi var ki: - Elimdeki fotoğrafları meraklılarının ellerine alarak incelemesini seviyorum. Hatta koleksiyonlarımın fotokopilerini hediye ettiklerim de oluyor. Bunları, ilgili kurumlara, kuruluşlara da hediye ediyorum. Bunları yaparken kâr amacı gütmediğim için onların da kâr amacıyla kullanmamaları koşulunu belirtiyorum. Böylesi bir davranışı DericiZade Faruk Küçük’e ne kazandırıyor derseniz, kendisi anlatsın: - Bu işi ticari kaygılarla yapmıyorum ama benim en büyük kazancım, benden daha zengin koleksiyona sahip olanlardan daha fazla biliniyor, tanınıyor olmam. Bundan büyük zenginlik mi olur?   Spora da duyarlı   Bir Ankara sevdalısı olarak bu şekilde öne çıkarken, sevdanın karasevdaya dönüştüğünü gösteren çok başka özellikleri de var. Mesela Ankaragücü, Gençlerbirliği, Hacettepe gibi Başkentin köklü kulüplerine sahip çıkıyor, destek oluyor… Onların başarısıyla seviniyor, alınan kötü sonuçlara üzülüyor. Ankaragücü’nün Süper Lig’e dönüşünün ardından yaptığı paylaşımlardaki Anrkaragücü zenginliği de bunun bir yansıması. Gençlerbirliği’nin içinde bulunduğu duruma üzülmesi ve efsane başkan rahmetli İlhan Cavcav’ı sıkça anması da bu ilgi ve sevgisiyle alakalı.   Asil bir tarzı var   Anlattığım insan Ankara’dan alan değil veren biri olmasının sebebini öylesine anlamlı bir ifadeyle vurguluyor ki: - Her şeyi kendin kazanacaksın ama milletinle paylaşacaksın… Ankara’nın değerlerini talan eden, kimliksizleştirmeye çalışanları utandıran bu söylemin içi çarpıcı örneklerle dolu.   Aile boyu dericilik   1947 yılında Ankara’nın Haymana ilçesinde doğan, babası Bahri Küçük Haymana’da dericilik işiyle meşgul olan ve 1960’larda Ankara’nın merkezine taşınarak işini büyüten bir ailenin çocuğu olan Faruk Küçük’e ‘DericiZade’ denmesin de kime densin? Baba Bahri Küçük, o zamanlar Başkentin en gözde, ticaretin en canlı olduğu At Pazarı’nda yapmaya başlar işini. Burası dericiler, yüncüler ve tiftikçilerin yoğun olarak faaliyette bulunduğu bir alandır. ‘Küçük’ler büyümek için 1975’te aile şirketi kurarak deri-kürk imalatına başlar. Ankara Büyük Çarşı’da “Deri Kürk Satış Mağazası” açmakla kalınmaz; 1984 yılında İzmir, 1989 yılında da İstanbul’da mağaza açılır. Uşak’taki Deri Fabrikasının açılışı ise 1992’de olur. Ailenin tümü dericilik sektöründe çalıştığı için hak edilmiş bu unvanın gereklerini başarıyla yerine getiren DericiZade Faruk Küçük, 50 yıl dericilikle iştigalin ardından işleri çocuklara emanet ederek emekliye ayrılır… İyi ki de ayrılır! Çünkü koleksiyonculukla faaliyetleri daha bir yoğunlaşır. 1997 yılından itibaren Ankara ile ilgili kitap ve fotoğraf toplamaya başlar. Sahafları gezerek Ankara’yla, Atatürk’le, ticaretle ilgili kitapları toplar. Fotoğraf arşivi de 10 binin üzerine çıkar. Bu özelliği bilindiği için taa İstanbullardan, İzmirlerden sahaflar ya da müzayede düzenleyenler önce kendisini haberdar eder… O da bu yolla Ankara’nın aklını alır! Başkentin dününe dair ne varsa bir parçasına sahip olur…   Ahilik özünde var…   Ankara; yiğitlikte seymenlik, ticarette Ahilik geleneğine sahiptir ve DericiZade Faruk Küçük de gerçek anlamda bir Ahidir! Bu yüzden, Ahilik ile ilgili bilgi, belgenin yanında ticari ahlakı da bu Türk tipi ticaret geleneğine uygundur. Örneği kendisi veriyor: - Ahilik geleneği alışkanlığım oldu. Bir müzayede esnasında satışa sunulan ilk ürünü siftah edilsin maksadıyla ben alırım. Koleksiyonumdaki Ankara ile ilgisi olmayan parçalar siftah için aldığım bu parçalardan oluşuyor. “Ankara’nın özünde ahilik vardır” diyen DericiZade Faruk Küçük’ün, büyük bir markaya dönüşen unvanıyla ilgili olarak şu değerlendirmede bulunması normal değil mi: - DericiZade’nin bunca yıldır ayakta kalması, deri denince akla ilk gelen marka olması sıkı sıkıya bağlı olduğu Ahilik kurallarıyla ilgilidir. Ahice davranmak isteyenler bilmeli ki: - Dükkanı erken açacaksın. Dürüst davranacaksın. Ürettiğin mal kaliteli olacak. Usta-çırak ilişkisine ve ekip çalışmasına önem vereceksin…   Deri sevenler için   Deri kıyafet sevenler ve kullananlar için altın öğütlerde bulunuyor: - Deri yıl boyunca giyilebilir bir kıyafettir… - Deri giysiler uzun süre kullanılmamalı. - Deri kıyafetler bir elbise torbasına konularak dolapta saklanmalı ve arada havalandırılmalı.
Ekleme Tarihi: 18 Eylül 2022 - Pazar

Ankara’nın ‘aklını alan’ DericiZade Faruk Küçük

Bazı insanlar yaşadıkları yer için bir şanstır. Onlar hiç kimsenin yapmadığını yapar, vermediğini verir, almadığını alır…

Ankara bu yönden şanslı bir şehir…

Çünkü Ankara’nın ‘aklını alan’ biri var!

Bu isim; Başkent Ankara’ya gönül vermiş insanların gerek sosyal medyadan gerekse sosyal hayattan tanıdığı biri: DericiZade Faruk Küçük.

1940’lı yıllarda babası Bahri Küçük’ün başladığı dericilikte usta çırak ilişkisi ile yetişen ve debbağ olan DericiZade Faruk dikim, imalat, toptan - perakende satışı yaparak bugünlere geldi. Ticari faaliyetlerini çocukları sürdürürken o da Ankara koleksiyonerliğine devam ediyor. Bu konuda öyle bir mesafe aldı ki, “Ankara fotoğrafları, mesleğimin önüne geçti” diyor.

 

Saklı değil açık hazine

 

‘Aklını alan’ deyince, söylemin argodaki ‘korkutma’ içeren anlamından değil, Ankara’nın hafızasına sahip çıkmaktan, onu korumaktan, kollamaktan bahsediyorum.

DericiZade Faruk Küçük için kimileri, “Ankara’nın saklı arşivi” dese de bendeniz bu söylemden ‘saklı’ kelimesini çıkarmak istiyorum! Çünkü gerçekten de bir hazineye dönüşen arşivini saklamaktan çok paylaşıyor.

Bu yönünü anlatırken kullandığı ifadeler, onun ne fedakar bir Ankara sevdalısı olduğunun ispatı:

- Ankara ile ilgili bilgileri, belgeleri, özellikle de fotoğrafları topluyorum biriktiriyorum. Bunu yaparken, başka koleksiyoncular gibi elimdekileri saklamıyorum. Aksine, paylaşıyorum ve bundan mutlu oluyorum…

Bunu yapmasının öylesine yüce bir sebebi var ki:

- Elimdeki fotoğrafları meraklılarının ellerine alarak incelemesini seviyorum. Hatta koleksiyonlarımın fotokopilerini hediye ettiklerim de oluyor. Bunları, ilgili kurumlara, kuruluşlara da hediye ediyorum. Bunları yaparken kâr amacı gütmediğim için onların da kâr amacıyla kullanmamaları koşulunu belirtiyorum.

Böylesi bir davranışı DericiZade Faruk Küçük’e ne kazandırıyor derseniz, kendisi anlatsın:

- Bu işi ticari kaygılarla yapmıyorum ama benim en büyük kazancım, benden daha zengin koleksiyona sahip olanlardan daha fazla biliniyor, tanınıyor olmam. Bundan büyük zenginlik mi olur?

 

Spora da duyarlı

 

Bir Ankara sevdalısı olarak bu şekilde öne çıkarken, sevdanın karasevdaya dönüştüğünü gösteren çok başka özellikleri de var.

Mesela Ankaragücü, Gençlerbirliği, Hacettepe gibi Başkentin köklü kulüplerine sahip çıkıyor, destek oluyor…

Onların başarısıyla seviniyor, alınan kötü sonuçlara üzülüyor.

Ankaragücü’nün Süper Lig’e dönüşünün ardından yaptığı paylaşımlardaki Anrkaragücü zenginliği de bunun bir yansıması.

Gençlerbirliği’nin içinde bulunduğu duruma üzülmesi ve efsane başkan rahmetli İlhan Cavcav’ı sıkça anması da bu ilgi ve sevgisiyle alakalı.

 

Asil bir tarzı var

 

Anlattığım insan Ankara’dan alan değil veren biri olmasının sebebini öylesine anlamlı bir ifadeyle vurguluyor ki:

- Her şeyi kendin kazanacaksın ama milletinle paylaşacaksın…

Ankara’nın değerlerini talan eden, kimliksizleştirmeye çalışanları utandıran bu söylemin içi çarpıcı örneklerle dolu.

 

Aile boyu dericilik

 

1947 yılında Ankara’nın Haymana ilçesinde doğan, babası Bahri Küçük Haymana’da dericilik işiyle meşgul olan ve 1960’larda Ankara’nın merkezine taşınarak işini büyüten bir ailenin çocuğu olan Faruk Küçük’e ‘DericiZade’ denmesin de kime densin?

Baba Bahri Küçük, o zamanlar Başkentin en gözde, ticaretin en canlı olduğu At Pazarı’nda yapmaya başlar işini. Burası dericiler, yüncüler ve tiftikçilerin yoğun olarak faaliyette bulunduğu bir alandır.

‘Küçük’ler büyümek için 1975’te aile şirketi kurarak deri-kürk imalatına başlar. Ankara Büyük Çarşı’da “Deri Kürk Satış Mağazası” açmakla kalınmaz; 1984 yılında İzmir, 1989 yılında da İstanbul’da mağaza açılır. Uşak’taki Deri Fabrikasının açılışı ise 1992’de olur.

Ailenin tümü dericilik sektöründe çalıştığı için hak edilmiş bu unvanın gereklerini başarıyla yerine getiren DericiZade Faruk Küçük, 50 yıl dericilikle iştigalin ardından işleri çocuklara emanet ederek emekliye ayrılır…

İyi ki de ayrılır! Çünkü koleksiyonculukla faaliyetleri daha bir yoğunlaşır. 1997 yılından itibaren Ankara ile ilgili kitap ve fotoğraf toplamaya başlar. Sahafları gezerek Ankara’yla, Atatürk’le, ticaretle ilgili kitapları toplar. Fotoğraf arşivi de 10 binin üzerine çıkar. Bu özelliği bilindiği için taa İstanbullardan, İzmirlerden sahaflar ya da müzayede düzenleyenler önce kendisini haberdar eder…

O da bu yolla Ankara’nın aklını alır! Başkentin dününe dair ne varsa bir parçasına sahip olur…

 

Ahilik özünde var…

 

Ankara; yiğitlikte seymenlik, ticarette Ahilik geleneğine sahiptir ve DericiZade Faruk Küçük de gerçek anlamda bir Ahidir!

Bu yüzden, Ahilik ile ilgili bilgi, belgenin yanında ticari ahlakı da bu Türk tipi ticaret geleneğine uygundur. Örneği kendisi veriyor:

- Ahilik geleneği alışkanlığım oldu. Bir müzayede esnasında satışa sunulan ilk ürünü siftah edilsin maksadıyla ben alırım. Koleksiyonumdaki Ankara ile ilgisi olmayan parçalar siftah için aldığım bu parçalardan oluşuyor.

“Ankara’nın özünde ahilik vardır” diyen DericiZade Faruk Küçük’ün, büyük bir markaya dönüşen unvanıyla ilgili olarak şu değerlendirmede bulunması normal değil mi:

- DericiZade’nin bunca yıldır ayakta kalması, deri denince akla ilk gelen marka olması sıkı sıkıya bağlı olduğu Ahilik kurallarıyla ilgilidir.

Ahice davranmak isteyenler bilmeli ki:

- Dükkanı erken açacaksın. Dürüst davranacaksın. Ürettiğin mal kaliteli olacak. Usta-çırak ilişkisine ve ekip çalışmasına önem vereceksin…

 

Deri sevenler için

 

Deri kıyafet sevenler ve kullananlar için altın öğütlerde bulunuyor:

- Deri yıl boyunca giyilebilir bir kıyafettir…

- Deri giysiler uzun süre kullanılmamalı.

- Deri kıyafetler bir elbise torbasına konularak dolapta saklanmalı ve arada havalandırılmalı.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.