Bizim her vesileyle vurguladığımız gibi; yeryüzünde nerede insan yaşıyorsa, orada Türk vardır. Türk Dünyası kavramı, çok geniş bir alanı kapsar. Türklerin anayurdu ise sadece Orta Asya değildir. Anayurdumuz Avrasya’dır ve Türklük, binlerce yıl önce Avrupa’da var olmuştur. Bugün Dünyanın jandarması durumundaki Amerika Birleşik Devletleri kurulmadan önce, bu kıt’ada Türk kökenli Kızılderililer yaşamıştır. Amerika’daki Türklerden söz ederken, kuşkusuz Kızılderililer önemli bir yer alacaklardır. Ama onlar kadar önemli olan bir başka Türk topluluğu daha vardır: Meluncanlar...
Amerikalı Meluncanlar’ın Türk kökenli olduklarını dünyaya ilk olarak İngiliz BBC Televizyonu duyurdu. Bilindiği gibi, Amerika’yı İngiliz, İskoç ve İrlandalıların kurdukları yazılmış ve tarihlere öyle kaydedilmiştir. Ama kıt’anın güney doğusundaki Tenesi Eyaletindeki Apalaş Dağlarında yaşayan Meluncanlar, kökenlerini araştırıp, belgelere ulaşınca, gerçek tarih ortaya çıkmıştır. Bu gerçeğin ortaya çıkmasından sonra İngiliz BBC Televizyonu söz konusu bölgeye bir ekip gönderip, Meluncan aydınlarıyla röportajlar yaparak, yayımlamıştır.
Webster Uluslar arası Sözlüğünde “Melungeon” veya “Malungeon” adıyla yazılan açıklamada Meluncanlar, Kızılderililerle karışmış, beyaz ve soyunda az miktarda zenci kanı olduğu sanılan bir topluluk olarak tarif edilmektedir. Bu tariften yola çıkan Meluncanlar, Kızılderililerden başlayarak soylarını araştırmaya başlamışlardır. Araştırmalar sonucu ele geçen tarihi belgelere göre, 1550 yıllarında Akdeniz’deki deniz taşımacılığı ve suyollarını ele geçirmeye çalışan İngiltere ile İspanya ve Portekiz arasında savaş çıkar. Portekiz, Amerika’da GüneyCardina adlı kesimde Santa Elena adlı bölgeyi ele geçirerek bir koloni kurar; bu koloniye Akdeniz’deki savaşlarda esir aldığı insanları yerleştirir. İngilizler, Amiral FrancesDrake ile Amerika’daki bu Portekiz sömürgesini ele geçirdiklerinde, Akdeniz’den getirilen esirleri görürler, bu esirler arasında 400 Türk denizcisi de vardır. Amiral Drake Küba’da bir kale inşaası ve buranın korunmasını bu 400 Türk leventine vermeyi düşünür; ancak Küba’ya giderken şiddetli fırtına Amiral Drake’nin gemilerini Florida sahillerine sürükler. Drake İngiliz limanı olan Kuzey Cardina’daki Roaneke adasına gelir. 400 Türk’ü karaya çıkartarak beklemelerini söyler. Ancak Türkler beklemezler ve bölgedeki Pohatan ve Pamunkey Kızılderili kabilelerine mensup kızlarla evlenip, kıt’a içerilerine doğru yayılırlar.
Bir süredir Meluncan kelimesinin etimolojisi üzerinde de durulmaktadır. Bu adın “mel’un” ve “can” kelimelerinden kaynaklandığı var sayılmaktadır ki, bu takdirde “lanetli can” veya “Tanrı tarafından terkedilen adam” anlamlarını içermektedir. “Mel’un Cin” biçiminde yorumlayanlar da vardır. Bu topluluğun milliyeti hakkında yapılan değerlendirmelerde, onların Yunanlı, Kuzey Afrikalı, Suriyeli vb. olduğu doğrultusunda görüşler öne sürüldü. Fakat Virginia Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Kitle İletişim Uzmanı Meluncan asıllı Prof. Dr. Brent Kennedy, araştırmalarını tamamlayıp, belgelerini önce makale sonra da kitap bütünlüğünde yayımlayınca gerçekler ortaya çıktı. Brent Kennedy, kendisinin ve atalarının Türk kökenli olduklarını çok sayıdaki belgeyle kanıtladığı gibi, DNA testleri ve Genetik incelemeler de yaptırdı. Ayrıca çok değişik kültür ve dil çalışmaları da yapılarak, tereddütler ortadan kaldırıldı.
Brent Kennedy’nin “The Melungeons-TheResurrection of a Proud People” (Meluncanlar-Gururlu bir halkın yeniden dirilişi-Amerika’daki bir etnik temizliğin anlatılmamış hikayesi) adlı kitabında vurgulanan hususlar arasında, Meluncanlar’la Türkler arasında şu ilginç benzerlikler saptanmıştır:
Genetik Uyum: Amerika’daki 200’den fazla Meluncan üzerinde yapılan kan ve DNA testleri, bu insanların Türk olmaları ihtimalini güçlendirmektedir.
Sünnet geleneği sürüyor: Meluncan topluluğunda, erkek çocuklar sünnet ettirilmek suretiyle bu gelenek devam ettirilmektedir.
Geleneksel Türk Motifleri: Bir çok battaniye, halı, kilim, el işlemeleri, geleneksel Türk motiflerine çok benzemektedir.
Kıbleye yönelik dua: Hiçbir kiliseye mensup olmayan Meluncanlar’ın geçmişte günde 5 kez Kıble’ye yönelerek dua etmeleri ilginçtir. Meluncan asıllı Prof. Dr. Culbertson, dedelerinin günde 5 vakit namaz kıldıklarını söylemiştir.
Aynı folklor: Müzik, halk oyunları, giyim-kuşam ve halkın yaşantısındaki pek çok şey, Meluncanlar’ın Türk kökenli olduklarını kanıtlamaktadır.
Brent Kennedy, Amerika’daki birçok yer adının Türk dilinden kaynaklandığını da tespit etmiştir. Mesela, ünlü bir eyaletin adı olan “Alabama”, “Ala-Bamya”dan; “İova” ise, “Ay-Ova” dan gelmektedir. “Ata” ve “ana” kelimeleri, Çeroki Kızılderilileri tarafından bugün de kullanılmakta olup, bu sözler, Kızılderili diline Meluncanlar’dan geçmiştir.
Çeşitli Bilgiler
Prof.Dr.BrentKennedy’in verdiği bilgiye göre Meluncanlar’ın sayıları 2,5 milyondur. Bu nüfusun önemli bir kısmı Virginia Eyaletinin Vise kentinde yaşamaktadır. Amerika’nın çeşitli bölgelerinde yaşayanlar da bulunmaktadır. A.B.D.’nin önde gelen dergilerinden US News & World Report’un yayımladığı bir yazıya göre, Amerika Birleşik Devletlerinin ünlü başkanlarından Abraham Lincoln, ünlü ses sanatçısı Elvis Presley ve beyaz perdenin unutulmaz yıldızlarından Ava Gardner de Meluncan Türklerindendir.
Meluncanlar bugün, A.B.D.’ndeki en güçlü Türk lobisini teşkil etmektedir. Türkiye’ye yönelik Ermeni propagandalarının karşısına en güçlü biçimde çıkanlar onlardır.
Meluncanlar uzun yıllar büyük sıkıntılar ve acılarla yaşamak zorunda kaldılar. Amerikan bağımsızlık savaşına katılarak can veren bu insanlar, maalesef adam sınıfına sokulmayıp, sayılmadılar. Kızılderililer bile kayıtlara geçirilirken onlar, görmezden gelindiler. Yıllarca seçme ve seçilme hakkından mahrum bırakıldılar. Kızılderililer’le yaptıkları evlilikler nedeniyle elde ettikleri yasal hakları bile verilmedi. Bu talihsizlikler, Brent Kennedy’nin çabalarıyla sona erdi. Bölgedeki tarihçi ve genetik bilimcilerden oluşan 35 kişilik bir kurul, Meluncanlar’la ilgili yoğun bir araştırma, derleme ve değerlendirme çalışmasına girişti. Bu kurul, öncelikle topluluğun Amerika’ya geliş öyküsünü ortaya koydu. Gerçek, yukarıda belirttiğimiz 400 tutsak Türk levendinin, bugünkü Meluncanlar’ın ataları olduğuydu ve bu gerçek İngiliz kaynaklarında da açıkça belirtiliyordu.
Meluncanlar, dönemin Amerikan adalet sisteminden de büyük darbe yediler. Toprakları alınan, toplum dışına itilen Meluncanlar, mahalli yönetimler ve topraklarına el koyan kişilere karşı açtıkları yüzlerce davayı sadece kimliklerinden ötürü kaybettiler. Meluncanlar’a yakın bölgelerde yaşayan diğer etnik grup mensuplarının çocukları, “seni Meluncanlar’a veririm, ha!” diye korkutulmuşlardır. 1942 yılında, Brent Kennedy’nin amcası, oy kullanmasını engellemek isteyen sandık görevlisini tabancayla ayağından vurarak yaralamıştır. Bu olay Amerika’da büyük gürültü koparmış; yönetim, Meluncanlar’ın toplu halde ayaklanmalarından korkarak, bunlara oy hakkını tanımıştır. Böylelikle 1942 yılından itibaren ilk kez, seçme hakkını elde etmişlerdir. Bu hak, aynı zamanda bir dönüşüm ve atılım oldu. Üniversitelerde okuyan Meluncan gençler, önemli görevlere geldiler. İçlerinde birçok bilim ve iş adamları yetişti. Brent Kennedy’nin yaptığı yayınlar, bir Meluncan-Türk kimliğinin yaratılmasına neden oldu. Böylelikle Türkiye’yi tanıdılar.
Türk olduklarını anlayıp, bununla gurur duydular. Turizm Bakanlığı’nın konuğu olarak İlk kez 1995 yılında Türkiye’ye gelen Prof. Kennedy, Türk meslektaşlarıyla tanıştı ve Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsünde konferans verdi. O’nun gelişi, Türk bilim adamlarını da harekete geçirdi. Bu üniversitenin öğretim üyelerinden Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, yayımladığı yazılarla Meluncan konusu üzerine dikkat çekilmesini sağladı. 1997 yılında 11 kişilik bir Meluncan grubu Türkiye’ye geldi. Başlarında, Meluncanlar’ı örgütleyip bir de vakıf kuran Prof. Kennedy vardı. İş adamı Mehmet Topçak’ın konuğu olarak ülkemizi ziyaret eden bu grup, İstanbul’dan sonra İzmir’i de gezip gördüler. O arada TÜRDEV’in düzenlediği Türk Dünyası kurultaylarına da katılan Meluncanlar, Türkçeyi öğrenmeye, Türk kültürü ve Türkiye ile ilgilenmeye başladılar. Kennedy, her gelişlerinde soylarıyla ilgili yeni kanıtlar bulduklarını söyledi.
Giderek, İzmir’in Çeşme ilçesiyle, Meluncanlar’ın yoğun yaşadıkları Wise kenti resmen kardeş şehir oldular. Brent Kennedy, bir ara, bir film ekibiyle ülkemize gelerek Denizcilik Müzesi, Barbaros Hayrettin Paşa’nın Türbesi, Sultan Ahmet Camii, İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı ve Boğaziçi ile Efes, Pamukkale, Çeşme ve Dalyan’da çekimler yaptılar. Meluncanlar’ın Türklerle benzerliklerinin vurgulandığı “Unutulan İnsanlar” adlı film CNN, NBS ve Süper Chanell gibi dünyaca ünlü televizyon kanallarında gösterildi. Türkiye’deki çeşitli üniversitelerle, ABD’ndeki üniversiteler arasında kardeşlik ilişkileri kurmaya çalışan Prof. Kennedy, adını Nabi Bülent Egeli olarak değiştirmek istediğini açıkladı.
Sonuç Olarak
A.B.D.’nde yaşayan Meluncanlar Türk olduklarını öğrendikten sonra, Türkiye ile ilgilenmeye başladılar. Ancak, Türkiye’nin bunlarla gerektiği biçimde ilgilendiğini söylemek mümkün değildir. Oysa ki, Amerika’da, güçlü bir lobimizin bulunmasının zaruretini sık sık hissetmekteyiz. Çünkü bu ülke bugün dünyanın en güçlü ülkesidir ve müttefikimizdir. Ne var ki, iç politikaları gereği zaman zaman, parlamentolarından bizi üzen ve kızdıran kararlar çıkmaktadır. Özellikle Ermeni ve Rum lobilerinin etkisiyle çıkarılan, aleyhimizdeki kararların, çıkmadan önlenmesi, güçlü Türk lobisinin işi olmalıdır. Bu lobinin oluşması ise, bu ülkedeki bütün Türk topluluklarının birlikte hareket etmelerine bağlıdır. Meluncanlar, Kızılderililer, Anadolu’dan gidenler ve Türk Dünyasının çeşitli bölgelerine mensup olanlar arzu edilen lobiyi kurabilirler. Ama bu güç birliğinin sağlanması için, ülkemizi yönetenlere büyük görev düşmektedir.
Türk Dünyası kurultaylarına iştirak eden Meluncanlar ve Kızılderililer, Türkiye’ye gelip gittikten sonra, önemli fonksiyonlar icra etmektedir. Belki kısa sürede görülmeyecek ama en geç yarım yüzyıl sonra Amerika’da, büyük bir Türk varlığı hissedilecektir. Bütün dünyadaki uyanış, 21. Asrın, “Türk Asrı” olmasını sağlayacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşku duymaması gerekir.