Terekemeler - Karapapaklar
Terekeme veya Karapapak adıyla anılan Türk topluluğu, bugün Türkiye, Azerbaycan Gürcistan ve İran’da yaşamaktadır. Bu insanlarımızla ilgili olarak zaman zaman küçük çapta yayınlar yapıldı ama bunlar yeterli değildi. Nihayet Kars yöremizin değerli halkbilim uzmanı, Selahattin Dündar (Ozan Dündar) Terekeme - Karapapaklar ile ilgili mükemmel bir çalışmayı, Türkoloji kitaplığımıza kazandırdı.
Öncelikle Terekeme ne demektir, Karapapak kime denir, sorularının yanıtı üzerinde durmak isterim.
Terekeme, Terakime sözcüğünden kaynaklanan bir deyimdir. Bir başka deyişle, Türkmen sözcüğünün yöresel bir telaffuzu olup, Türkmen kelimesinin çoğulu anlamını içermektedir.
Türkmen denilince kuşkusuz akla, Oğuz Boyu gelecektir; bu nedenle Terekemeler’in, Oğuz boyuna mensup olduklarını vurgulayan tarihçilerin karşısında, bunların Kuman-Kıpçak ve Hazar Türklerinin uzantısı olduklarını yazan tarihçilerimiz de bulunmaktadır. Onlara göre de Terekemeler Kıpçak boyuna mensupturlar. Ancak ister Oğuz, ister Kıpçak boyuna mensup olsunlar; bilinen gerçek odur ki, Terekemeler kardeşlerimizdir....Esasen, Kafkasya Tarihi incelendiğinde görülecektir ki; bölgeye, tarih boyunca Oğuzlar da Kıpçaklar da hakim olmuşlar ve bu iki boy birlikte Türk Milletini oluşturmuşlardır. Esasen, bu tespit, bütün Türkiye için geçerlidir. Zira ülkemizin neresine giderseniz gidiniz, Oğuzlar kadar Kıpçaklar da yaşamaktadır.
Osmanlı Devletinin yükseliş yıllarında, İran’da iktidarı ele geçiren Safeviler de bir başka Türk Devleti kurmuşlardı. Bu devletin kurucuları arasında yer alan Erdebil Tekkesinin başındaki Şeyh Haydar, müritlerini ve askerlerini, Sünni Müslümanlardan ayırt etmek amacıyla, başlarına oniki dilimli birer başlık giydirmiş; bu başlıkların her dilimine de oniki imamın adlarını yazdırmıştı. Aslında bu bir siyasi ayrımcılıktı! Böylelikle Şii Müslüman Türkleri, Sünni Müslüman Türklerden ayırıyordu! Bu başlığı giymeyen Müslümanlar, “Sakal Vergisi” adıyla çıkarılan bir vergiyi, devlete ödemeye mecbur tutulmuşlardı. Oniki dilimli kalpaklara nazire olarak, Terekemeler de siyah kuzu derisinden imal ettikleri Kara kalpaklar giymeye başladılar. Bu nedenle de bu topluluğa “Karapapaklar” denildi.
Orta Asya’nın içerilerinde yaşayan “Karakalpaklar” ile “Karapapaklar” biribirlerine çok benzeyen iki kardeş topluluktur.
Şimdi gelelim, Ozan Dündar’ın ortaya koyduğu esere... Terekemeler (Karapapaklar) adıyla yayımlanan kitabı, altını çizerek okudum. Kitaptaki kimi tespitlerimi ve düşüncelerimi okuyucu ile paylaşmak isterim.
Araştırmacı dostum Dündar öncelikle “Terekeme mi? Karapapak mı?” sorusu üzerinde durarak, şu görüşü öne sürmektedir:
“Tarihçilere göre; soy tarihi bakımından Terakime, yani Türkmen, yani Oğuz boyu üst kimlik gözükmekle birlikte; halk arasında ise Karapapak ifadesi bir şemsiye niteliğindedir. Tarihçilere göre elbette Oğuz boyu bir üst kimliktir. Karapapakları onun alt kimliğinde aramak gerekir. Tarihi soy kütüğü gerçeği budur. Ancak; halk arasında üst kimliği tanımlamamakla birlikte Karapapak dendiğinde geniş bir soylar ve boylar şemsiyesi anlaşılmaktadır. Şöyle ki; Azerbaycan’da “Ben Karapapağım” dediğimizde size bir soru yöneltirler... O soru şudur: Sen nece Karapapaksan? Çeçen mi? Çerkez mi?” görüldüğü gibi halk arasında Karapapak bir üst kimlik olmaktan daha çok bir soy şemsiyesi olarak algılanmaktadır. Bize göre üst kimlik Terakimedir. Terakimeler aynı zamanda soy ve soy kültürünü tanımlamaktadır. Karapapak ise giyim tarzını tanımlayan soylar ve boyları ifade etmektedir. Yani her Terekeme bir Karapapak’tır ama her Karapapak bir Terekeme değildir. Bu manada Terekeme ve Karapapak tanımlamalarını bildiğimiz halde halk arasında biri birine eşdeğer kullanmakla birlikte biz bazen Karapapak, bazen Terekeme, kimi zaman da ilim adamlarına göre uygulanan ifadelendirmeyi tercih ederek Terekeme Karapapaklar diye kullandık. Bu ifade tarzının Türkmen Karapapaklar veya Oğuz Karapapaklar ifadesine eşdeğer olduğu açıktır.”
Ozan Dündar’a göre Karapapak-Terekemeler Türkmen’dir, Oğuz’dur... Ne var ki, eserin daha sonraki sayfalarında yer alan şu husus, araştırmacının tespitiyle çelişir niteliktedir: “Babam rahmetli Hacı Rıza Dündar derdi ki; oğlum dedem Hazar Türkü’yüz; Azeri değil ha, Hazar Türkü, yani Hazari derdi.”
Eğer S. Dündar’ın babasının dedesi, doğruyu söylüyor idiyse, o takdirde Terekemeler Oğuz değil, Kıpçak boyuna mensup Türkler’dir. Tarih bilgini Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu’nun da bu tezi savunduğunu, elimizdeki eserde yer alan şu sözlerden anlıyoruz:
“Biz bugün Doğu Anadolu ve Azerbaycan ile Dağıstan’da Terekeme diye tanınan ve çoğu Sünni-Müslüman, azı Mürüd-Şaman-Müslüman ve bir kısmı da Şii olan göçebe ve yarı göçebe Borçalı Terekemeleri ve Kazak Terekemeleri gibi boylarla da anılan ve çoğu hayvan beslemekle geçinen ahalinin, esas Oğuz olan Türkmen’lerden ayrı sayılmasına ve Türkmenler’deki an’ane ve destanların bunlarca özlü olarak bilinmemesine bakarak. Bütün Terekeme Türklerinin Sabir ve Kazar/Hazar gibi Oğuz olmayan Türk kollarının torunları olduğunu ciddiyetle iddia edebiliriz...”
Zira büyük Hazar Devletini kuran ve Hazar Türkleri olarak tanımlanan Türkler, Kıpçak boyuna mensup idiler...
Şayet Terekemeler, Büyük Hazar Devletinin devamından geliyorlar ise, Karay Türkleri ile de çok yakın akraba oluyorlar ki; bilindiği gibi bugünkü Karaylar, Müslüman değildirler. Yani Kıpçak veya Oğuz da olamazlar!... Dolayısiyle, bu konunun çok yönlü araştırılıp, incelenip değerlendirilmesi gerekir…
Esasen Dündar’ın kesin ve katı yargıları yok. Onlar, bugüne kadar konuyla ilgili olarak yapılan çalışmaları ortaya koyuyor ve kim ne yazmışsa, bunları objektif bir şekilde değerlendiriyorlar. Nitekim, kitapla ilgili olarak Selahattin Dündar’la yaptığım görüşmede bana; çalışmalarının devam ettiğini, kitabın sonraki baskılarında yeni bilgilerin ve değerlendirmelerin de yer alacağını söyledi. Bu yüzden söz konusu kitabın eleştirilmesi, yazarın sonraki çalışmalarına ışık tutacaktır.
Kitapta vurgulanan önemli hususlardan birisi de şudur: “Kafkasya’da Akbaba, Revan ve Gence’de yaşayan Terekemeler Şiiliği benimseyip, Safevi Devletine tabi oldular. Karapapaklar arasında Şiilik daha sonra kısmen yayıldı...” Bu gayet doğal bir keyfiyettir. Zira tarih boyunca, birçok millet gibi, Türkler de din ve mezheplerinde değişiklik yapmışlardır. Nitekim bugün büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkler arasında Hıristiyanlığın çeşitli mezhepleri; Yahudi, Karay, Budist, Şamanist inanç sistemleri yaşamaktadır.
İster Oğuz, ister Kıpçak boyuna mensup; Türk oldukları kesin olan Terekeme Karapapaklar, bu özellikleriyle büyük kıvanç duyarlar. Söz Kafkasya’dan açıldığında, muhatabınız Terekeme ise, gururla “ben terekemeyim” der... Azeri sahasındaki Terekemelerin yaşadığı Borçalı, bugün Gürcistan Cumhuriyeti sınırları içerisindedir. Borçalı doğumlu ünlü Azerbaycanlı Şair dostum Abbas Abdullah Hacaloğlu, her sohbette Terekeme olduğunu söyler ve bu topluluk ile ilgili hikayeler anlatırdı. Sovyetler Birliği’nin dağılıp Azerbaycan Cumhuriyeti’nin berpa edilmesinden sonra, eski Cumhurbaşkanı (merhum) Ebulfez Elçibey tarafından ilk Başkonsolos olarak İstanbul’a görevlendirilen Abbas Abdullah, Türkiye’de bulunduğu yıllarda, fırsat buldukça Doğu Anadolu’ya giderek, Terekeme yurttaşlarımızla görüşmelerde bulunmuştur.
Azerbaycan ve Gürcüstan’dan başka Türkiye’de Kars, Ardahan ve Ağrı illerimizde yoğun olarak yaşayan Terekemeler’e kuşkusuz, yurdumuzun çeşitli bölgelerinde de rastlamak mümkündür. Keza Rusya’nın Dağıstan bölgesinde de Terekemeler bulunmaktadır.
Kuşkusuz, böylesine geniş alana yayılmış olan Terekeme-Karapapaklar’ın sayılarını tespit edebilmek mümkün değildir. Esasen buna gerek de yoktur. Zira günümüz Türkiye’sinde yaşayan bütün insanlar, ya bir Oğuz Boyuna ya da bir Kıpçak boyuna mensupturlar. Keza, kimi Alevi, kimi Sünni olan insanlarımız arasında ayrılık, gayrılık yoktur ve olmamalıdır. Ülkemizde yaşayan 80 milyondan fazla insan Türklük şuuru etrafında, birlik ve beraberlik ruhu ile yaşamaya devam etmelidir. Türk insanının hedefi şu veya bu şekilde ayrılıklar yaratmak değil; Türk Dünyası coğrafyasında yaşayan 200-250 Milyonluk büyük kitlenin beraberlik şuuruna ulaşmasına katkıda bulunmak olmalıdır...
Terekeme-Karapapak Türkleriyle ilgili gerçekten çok önemli ve o ölçüde değerli bir eseri ortaya koyan Selahattin Dündar’ı ne kadar kutlasam azdır.
Faaliyetini Ankara’da sürdüren Terekeme Ozan Dündar, Goşa Sazıyla
Ekleme
Tarihi: 30 Mayıs 2022 - Pazartesi
Terekemeler - Karapapaklar
Terekeme veya Karapapak adıyla anılan Türk topluluğu, bugün Türkiye, Azerbaycan Gürcistan ve İran’da yaşamaktadır. Bu insanlarımızla ilgili olarak zaman zaman küçük çapta yayınlar yapıldı ama bunlar yeterli değildi. Nihayet Kars yöremizin değerli halkbilim uzmanı, Selahattin Dündar (Ozan Dündar) Terekeme - Karapapaklar ile ilgili mükemmel bir çalışmayı, Türkoloji kitaplığımıza kazandırdı.
Öncelikle Terekeme ne demektir, Karapapak kime denir, sorularının yanıtı üzerinde durmak isterim.
Terekeme, Terakime sözcüğünden kaynaklanan bir deyimdir. Bir başka deyişle, Türkmen sözcüğünün yöresel bir telaffuzu olup, Türkmen kelimesinin çoğulu anlamını içermektedir.
Türkmen denilince kuşkusuz akla, Oğuz Boyu gelecektir; bu nedenle Terekemeler’in, Oğuz boyuna mensup olduklarını vurgulayan tarihçilerin karşısında, bunların Kuman-Kıpçak ve Hazar Türklerinin uzantısı olduklarını yazan tarihçilerimiz de bulunmaktadır. Onlara göre de Terekemeler Kıpçak boyuna mensupturlar. Ancak ister Oğuz, ister Kıpçak boyuna mensup olsunlar; bilinen gerçek odur ki, Terekemeler kardeşlerimizdir....Esasen, Kafkasya Tarihi incelendiğinde görülecektir ki; bölgeye, tarih boyunca Oğuzlar da Kıpçaklar da hakim olmuşlar ve bu iki boy birlikte Türk Milletini oluşturmuşlardır. Esasen, bu tespit, bütün Türkiye için geçerlidir. Zira ülkemizin neresine giderseniz gidiniz, Oğuzlar kadar Kıpçaklar da yaşamaktadır.
Osmanlı Devletinin yükseliş yıllarında, İran’da iktidarı ele geçiren Safeviler de bir başka Türk Devleti kurmuşlardı. Bu devletin kurucuları arasında yer alan Erdebil Tekkesinin başındaki Şeyh Haydar, müritlerini ve askerlerini, Sünni Müslümanlardan ayırt etmek amacıyla, başlarına oniki dilimli birer başlık giydirmiş; bu başlıkların her dilimine de oniki imamın adlarını yazdırmıştı. Aslında bu bir siyasi ayrımcılıktı! Böylelikle Şii Müslüman Türkleri, Sünni Müslüman Türklerden ayırıyordu! Bu başlığı giymeyen Müslümanlar, “Sakal Vergisi” adıyla çıkarılan bir vergiyi, devlete ödemeye mecbur tutulmuşlardı. Oniki dilimli kalpaklara nazire olarak, Terekemeler de siyah kuzu derisinden imal ettikleri Kara kalpaklar giymeye başladılar. Bu nedenle de bu topluluğa “Karapapaklar” denildi.
Orta Asya’nın içerilerinde yaşayan “Karakalpaklar” ile “Karapapaklar” biribirlerine çok benzeyen iki kardeş topluluktur.
Şimdi gelelim, Ozan Dündar’ın ortaya koyduğu esere... Terekemeler (Karapapaklar) adıyla yayımlanan kitabı, altını çizerek okudum. Kitaptaki kimi tespitlerimi ve düşüncelerimi okuyucu ile paylaşmak isterim.
Araştırmacı dostum Dündar öncelikle “Terekeme mi? Karapapak mı?” sorusu üzerinde durarak, şu görüşü öne sürmektedir:
“Tarihçilere göre; soy tarihi bakımından Terakime, yani Türkmen, yani Oğuz boyu üst kimlik gözükmekle birlikte; halk arasında ise Karapapak ifadesi bir şemsiye niteliğindedir. Tarihçilere göre elbette Oğuz boyu bir üst kimliktir. Karapapakları onun alt kimliğinde aramak gerekir. Tarihi soy kütüğü gerçeği budur. Ancak; halk arasında üst kimliği tanımlamamakla birlikte Karapapak dendiğinde geniş bir soylar ve boylar şemsiyesi anlaşılmaktadır. Şöyle ki; Azerbaycan’da “Ben Karapapağım” dediğimizde size bir soru yöneltirler... O soru şudur: Sen nece Karapapaksan? Çeçen mi? Çerkez mi?” görüldüğü gibi halk arasında Karapapak bir üst kimlik olmaktan daha çok bir soy şemsiyesi olarak algılanmaktadır. Bize göre üst kimlik Terakimedir. Terakimeler aynı zamanda soy ve soy kültürünü tanımlamaktadır. Karapapak ise giyim tarzını tanımlayan soylar ve boyları ifade etmektedir. Yani her Terekeme bir Karapapak’tır ama her Karapapak bir Terekeme değildir. Bu manada Terekeme ve Karapapak tanımlamalarını bildiğimiz halde halk arasında biri birine eşdeğer kullanmakla birlikte biz bazen Karapapak, bazen Terekeme, kimi zaman da ilim adamlarına göre uygulanan ifadelendirmeyi tercih ederek Terekeme Karapapaklar diye kullandık. Bu ifade tarzının Türkmen Karapapaklar veya Oğuz Karapapaklar ifadesine eşdeğer olduğu açıktır.”
Ozan Dündar’a göre Karapapak-Terekemeler Türkmen’dir, Oğuz’dur... Ne var ki, eserin daha sonraki sayfalarında yer alan şu husus, araştırmacının tespitiyle çelişir niteliktedir: “Babam rahmetli Hacı Rıza Dündar derdi ki; oğlum dedem Hazar Türkü’yüz; Azeri değil ha, Hazar Türkü, yani Hazari derdi.”
Eğer S. Dündar’ın babasının dedesi, doğruyu söylüyor idiyse, o takdirde Terekemeler Oğuz değil, Kıpçak boyuna mensup Türkler’dir. Tarih bilgini Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu’nun da bu tezi savunduğunu, elimizdeki eserde yer alan şu sözlerden anlıyoruz:
“Biz bugün Doğu Anadolu ve Azerbaycan ile Dağıstan’da Terekeme diye tanınan ve çoğu Sünni-Müslüman, azı Mürüd-Şaman-Müslüman ve bir kısmı da Şii olan göçebe ve yarı göçebe Borçalı Terekemeleri ve Kazak Terekemeleri gibi boylarla da anılan ve çoğu hayvan beslemekle geçinen ahalinin, esas Oğuz olan Türkmen’lerden ayrı sayılmasına ve Türkmenler’deki an’ane ve destanların bunlarca özlü olarak bilinmemesine bakarak. Bütün Terekeme Türklerinin Sabir ve Kazar/Hazar gibi Oğuz olmayan Türk kollarının torunları olduğunu ciddiyetle iddia edebiliriz...”
Zira büyük Hazar Devletini kuran ve Hazar Türkleri olarak tanımlanan Türkler, Kıpçak boyuna mensup idiler...
Şayet Terekemeler, Büyük Hazar Devletinin devamından geliyorlar ise, Karay Türkleri ile de çok yakın akraba oluyorlar ki; bilindiği gibi bugünkü Karaylar, Müslüman değildirler. Yani Kıpçak veya Oğuz da olamazlar!... Dolayısiyle, bu konunun çok yönlü araştırılıp, incelenip değerlendirilmesi gerekir…
Esasen Dündar’ın kesin ve katı yargıları yok. Onlar, bugüne kadar konuyla ilgili olarak yapılan çalışmaları ortaya koyuyor ve kim ne yazmışsa, bunları objektif bir şekilde değerlendiriyorlar. Nitekim, kitapla ilgili olarak Selahattin Dündar’la yaptığım görüşmede bana; çalışmalarının devam ettiğini, kitabın sonraki baskılarında yeni bilgilerin ve değerlendirmelerin de yer alacağını söyledi. Bu yüzden söz konusu kitabın eleştirilmesi, yazarın sonraki çalışmalarına ışık tutacaktır.
Kitapta vurgulanan önemli hususlardan birisi de şudur: “Kafkasya’da Akbaba, Revan ve Gence’de yaşayan Terekemeler Şiiliği benimseyip, Safevi Devletine tabi oldular. Karapapaklar arasında Şiilik daha sonra kısmen yayıldı...” Bu gayet doğal bir keyfiyettir. Zira tarih boyunca, birçok millet gibi, Türkler de din ve mezheplerinde değişiklik yapmışlardır. Nitekim bugün büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkler arasında Hıristiyanlığın çeşitli mezhepleri; Yahudi, Karay, Budist, Şamanist inanç sistemleri yaşamaktadır.
İster Oğuz, ister Kıpçak boyuna mensup; Türk oldukları kesin olan Terekeme Karapapaklar, bu özellikleriyle büyük kıvanç duyarlar. Söz Kafkasya’dan açıldığında, muhatabınız Terekeme ise, gururla “ben terekemeyim” der... Azeri sahasındaki Terekemelerin yaşadığı Borçalı, bugün Gürcistan Cumhuriyeti sınırları içerisindedir. Borçalı doğumlu ünlü Azerbaycanlı Şair dostum Abbas Abdullah Hacaloğlu, her sohbette Terekeme olduğunu söyler ve bu topluluk ile ilgili hikayeler anlatırdı. Sovyetler Birliği’nin dağılıp Azerbaycan Cumhuriyeti’nin berpa edilmesinden sonra, eski Cumhurbaşkanı (merhum) Ebulfez Elçibey tarafından ilk Başkonsolos olarak İstanbul’a görevlendirilen Abbas Abdullah, Türkiye’de bulunduğu yıllarda, fırsat buldukça Doğu Anadolu’ya giderek, Terekeme yurttaşlarımızla görüşmelerde bulunmuştur.
Azerbaycan ve Gürcüstan’dan başka Türkiye’de Kars, Ardahan ve Ağrı illerimizde yoğun olarak yaşayan Terekemeler’e kuşkusuz, yurdumuzun çeşitli bölgelerinde de rastlamak mümkündür. Keza Rusya’nın Dağıstan bölgesinde de Terekemeler bulunmaktadır.
Kuşkusuz, böylesine geniş alana yayılmış olan Terekeme-Karapapaklar’ın sayılarını tespit edebilmek mümkün değildir. Esasen buna gerek de yoktur. Zira günümüz Türkiye’sinde yaşayan bütün insanlar, ya bir Oğuz Boyuna ya da bir Kıpçak boyuna mensupturlar. Keza, kimi Alevi, kimi Sünni olan insanlarımız arasında ayrılık, gayrılık yoktur ve olmamalıdır. Ülkemizde yaşayan 80 milyondan fazla insan Türklük şuuru etrafında, birlik ve beraberlik ruhu ile yaşamaya devam etmelidir. Türk insanının hedefi şu veya bu şekilde ayrılıklar yaratmak değil; Türk Dünyası coğrafyasında yaşayan 200-250 Milyonluk büyük kitlenin beraberlik şuuruna ulaşmasına katkıda bulunmak olmalıdır...
Terekeme-Karapapak Türkleriyle ilgili gerçekten çok önemli ve o ölçüde değerli bir eseri ortaya koyan Selahattin Dündar’ı ne kadar kutlasam azdır.
Faaliyetini Ankara’da sürdüren Terekeme Ozan Dündar, Goşa Sazıyla
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.