[simple-author-box]
Asgari ücret eski yılın son günlerinde açıklandı. Yüzde 20’nin az üzerindeki bu artış, TÜİK verilerinden yüksek tutulmuş ama yeterli olmadığını veren de biliyor. Devlet kendisiyle çelişmez ve yurttaşa kötü niyetli yaklaşmaz. “Elden geldiği kadar…” diyelim.
Bakkaldan, manavdan aldıklarımızdaki artış bu oranın epey üzerinde. Peki ya açıklanan enflasyon rakamları? “Farklı şey o” mu diyeceğiz? Asgari akıl demiyor.
*
Yeni yılın toplumsal ölçekte gerçekleşen ilk olayı bir kutlama ve hemen ardından gelişen ikincisi ise hayal kırıklığı. Çünkü büyük ikramiye, çıkmıştır belki bir kişiye.
Bir bilet almak, umudu tatmak adına anlamlı olabilir. İkinci bilet şansı iki, üçüncü üç katına çıkarır mı dersiniz? Yüz bilet alarak şansı yüz kat arttırmak, araçla giderken güneşe yaklaştığını düşünmek kadar değerli.
*
Yılbaşında 4 gün sokağa çıkma kısıtlaması vardı. Adı vardı, kendisi değil.
Bu 4’e, okuldaki sınav sonucu gibi 3.5'dan 4 diyemeyiz. Tatil paketi satar gibi 3 gece 4 gün de olmaz.
Madem perşembe akşamından pazartesi sabahına uzanıyor, dokunduğu her günü sayarak 5 gün denseydi, şu 3 gün 8 saate.
*
Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu için “İradesi şanzıman dağıtmıştır” diyor.
Bir aracın “şanzımanı dağıtma” aşamalarının mekanik mantığıyla pek örtüşmeyen bu sanayi tipi benzetme için, atasözleri ve deyimler sözlüğüne bakmaya sanrım gerek yoktur ama bir umut argo sözlüğü?
Türk Dili zenginliğine galiba bir örnek değil bu yaratıcı benzetme. Argo sözlüğünde de yer bulmamış.
*
MHP lideri Bahçeli, İyi Parti lideri Akşener’e “eve dönme” çağrısı yapıyor. Yaparken de, aynı evde olmayı istediği kişinin, ciddiyetsiz ve itibarsız tekliflerde bulunduğunu belirtiyor. Onu ihanet masalarıyla ilişkili göstermenin arından, “Dön evine bitsin bu çile” diyor.
Bir taktik bir taktiğe “Biz ikimiz çelişiyoruz” demiş, diğeri “Sen buradaki inceliği anlamıyorsun” diye yanıt vermiş.
Bahçeli’nin eve dönme çağrısı, belli ki doğrudan seslendiği kişiye yönelik davet değil, bir dolaylı sesleniş, bir taktik. Tamam, ama bu kadar açık edilir mi?
*
Çocukken bitmezdi sokak oyunlarımız ve beklenen ses er geç işitilirdi, annelerimizin “Eve gel” buyruğu!
Bir yandan eve dönmek istemezsiniz, bir yandan da hava kararmaya, arkadaşlar dağılmaya başlamıştır... Ve annenin “Eve gel” seslenişinde, zaten geç kalmış olmanın paparası da saklıdır.
Bahçeli’nin davetinin tonu, annelerimizin otoriter yanını ziyadesiyle içeriyor ama “Eve dönmek için geç değil” dese de, eve döndüren davetin gerçek gücünü aldığı sevgi ve şefkati barındırmıyor gibi.