Kuvay Sanlı
Köşe Yazarı
Kuvay Sanlı
 

Dignitas Hominis

[simple-author-box] Latince söyleyince daha mı etkili olur? Daha anlaşılır olmadığı açık. Dikkat çektiği ölçüde belki etkili de olur ama gerçeğinde etki, düşüncede kavranmasıyla mümkündür. “İnsan onurunun korunması” anlayışı, her bir insanı kapsar şekilde kavram olarak insanın, insanlığın onurunu düşündürür. Bu bir ilkeyse eğer, her durum için geçerli olmalıdır. * Terör, insan onurunu hiçe sayar. Miseria hominis’i, yani insanın sefaletini sergilemek ister ve düzeni değil, kaosu arzular. Devlet ise düzen tesis eder. Bu düzen, insanın onurlu yaşamasının ve etik gelişiminin olanağıdır. Devletin var ettiğini yok etmek amacıyla terör, her an için her yerde kirli varlığını gösterebilir. Devlet ise her an için her yeri korumak, düzeni kesintisiz sağlamak zorunda olandır. Bu açıdan devletin işi zordur. * “Devlet adamı” deriz, devlet insanı demenin daha doğru olduğu yerde. Ne anlatır bu niteleme? Öznel olanı, bireyi olumsuzlar mı? Devlet adamı dediğimiz kişi, bireysel olanı aşar şekilde, devlet tüzesini temsil edendir. Terörist her türlü caniliği yapsa da, yakıp yıksa da; devlet tüm tehdidi yok ederken, gerekirse savaşır da ama yakıp yıkmayı, “bin parçaya bölmeyi” anlam olarak öne çıkarmaz. Devlet adamı, kendini güçlü hissettirse de duyguya yenik düşmeme sorumluluğu taşır. Ondan çıkacak “Haini parçalayacağız” sözleri, belki motivasyon sağlar, belki yürekleri serinletir ama o artık, “retorik üzerinden iletişim kuran siyasetçi” değildir. Necip Fazıl Reis Bey’de, bir davanın “lafazanı olmak” ile “ta kendisi olmak” arasına, uyarıcı bir ayrım getirir. “Söz” ve toplumla iletişim, önemli ve gereklidir ama devlet adamı için bıçak sırtı bir konudur. * PKK büyük proje. FETÖ büyük proje. Bunların düşmanlıkları hainlik de içerir. Dignitas Hominis, düşman da olsa insanı küçük düşürmeme anlayışıdır da, ortaya çıktığı dönemde acaba “hainler” akla gelmiş midir? Ne dersiniz, ilke bu örnekler için de geçerli olmalı mı? Eğer ilkeyse olmalı. * Dignitas Hominis, her ilke gibi idealin konusudur. Gözetilecek bu ilkenin nesnesi olarak bugün realitede, eli kanlı teröristler ve onlara karşı verilen mücadele var. Son zamanlarda ülkemizde bu mücadelenin tüm sacayaklarında gelişme elde edildi. Asker ve polisin özellikle operatif birimlerindeki hainlerin temizlenmesiyle, operasyonlardan sonuç alınır oldu. Savunma sanayi alanındaki kazanımlar, paradigmayı değiştirecek ölçüde katkı sağladı. “Beyaz barış”a mahkûm olmadan operasyonlar yaz kış sürdürülebildi. Mücadele sınır ötesine de taşındı… Bir de insan öznesini gözeten çalışmalar var. Geçtiğimiz yıl 243 terörist ikna yoluyla dağdan indirildi. Ailelerle diyalog gibi yöntemleri de içeren bu nitelikli çaba, anlatımı farklı da olsa anlamı hemen her kültürde var olan Dignitas Hominis’i temelden karşılar. Realitede terörü yok etmek, devletin düzen sağlama idealinde zorunlu aşamadır. * Bütünden kopararak bir örneği idealin terazisinde tartmak, haksızlık olurdu. Ama bu bütüncül yaklaşım, idealden ödün vermeyi hoş görme daveti de değildir. Şu sorunun yanıtı önemlidir: Kötülüğü nasıl yok ederiz? Kötü insanların tümünü yok ederek mi? Olmaz öyle. Kötülüğü var eden neden yok olmadıkça, kötülük yok olmaz. O alt yapı var olukça, birileri de onun esiri olabilir. İlkeyi gözetmek kimi zaman zor da olsa; bu zor olan, olanaklı tek yoldur.
Ekleme Tarihi: 02 Mart 2021 - Salı

Dignitas Hominis

[simple-author-box]

Latince söyleyince daha mı etkili olur? Daha anlaşılır olmadığı açık. Dikkat çektiği ölçüde belki etkili de olur ama gerçeğinde etki, düşüncede kavranmasıyla mümkündür.

“İnsan onurunun korunması” anlayışı, her bir insanı kapsar şekilde kavram olarak insanın, insanlığın onurunu düşündürür. Bu bir ilkeyse eğer, her durum için geçerli olmalıdır.

*

Terör, insan onurunu hiçe sayar. Miseria hominis’i, yani insanın sefaletini sergilemek ister ve düzeni değil, kaosu arzular. Devlet ise düzen tesis eder. Bu düzen, insanın onurlu yaşamasının ve etik gelişiminin olanağıdır.

Devletin var ettiğini yok etmek amacıyla terör, her an için her yerde kirli varlığını gösterebilir. Devlet ise her an için her yeri korumak, düzeni kesintisiz sağlamak zorunda olandır. Bu açıdan devletin işi zordur.

*

“Devlet adamı” deriz, devlet insanı demenin daha doğru olduğu yerde.

Ne anlatır bu niteleme? Öznel olanı, bireyi olumsuzlar mı? Devlet adamı dediğimiz kişi, bireysel olanı aşar şekilde, devlet tüzesini temsil edendir.

Terörist her türlü caniliği yapsa da, yakıp yıksa da; devlet tüm tehdidi yok ederken, gerekirse savaşır da ama yakıp yıkmayı, “bin parçaya bölmeyi” anlam olarak öne çıkarmaz.

Devlet adamı, kendini güçlü hissettirse de duyguya yenik düşmeme sorumluluğu taşır. Ondan çıkacak “Haini parçalayacağız” sözleri, belki motivasyon sağlar, belki yürekleri serinletir ama o artık, “retorik üzerinden iletişim kuran siyasetçi” değildir.

Necip Fazıl Reis Bey’de, bir davanın “lafazanı olmak” ile “ta kendisi olmak” arasına, uyarıcı bir ayrım getirir. “Söz” ve toplumla iletişim, önemli ve gereklidir ama devlet adamı için bıçak sırtı bir konudur.

*

PKK büyük proje. FETÖ büyük proje. Bunların düşmanlıkları hainlik de içerir. Dignitas Hominis, düşman da olsa insanı küçük düşürmeme anlayışıdır da, ortaya çıktığı dönemde acaba “hainler” akla gelmiş midir?

Ne dersiniz, ilke bu örnekler için de geçerli olmalı mı? Eğer ilkeyse olmalı.

*

Dignitas Hominis, her ilke gibi idealin konusudur. Gözetilecek bu ilkenin nesnesi olarak bugün realitede, eli kanlı teröristler ve onlara karşı verilen mücadele var.

Son zamanlarda ülkemizde bu mücadelenin tüm sacayaklarında gelişme elde edildi. Asker ve polisin özellikle operatif birimlerindeki hainlerin temizlenmesiyle, operasyonlardan sonuç alınır oldu. Savunma sanayi alanındaki kazanımlar, paradigmayı değiştirecek ölçüde katkı sağladı. “Beyaz barış”a mahkûm olmadan operasyonlar yaz kış sürdürülebildi. Mücadele sınır ötesine de taşındı…

Bir de insan öznesini gözeten çalışmalar var. Geçtiğimiz yıl 243 terörist ikna yoluyla dağdan indirildi. Ailelerle diyalog gibi yöntemleri de içeren bu nitelikli çaba, anlatımı farklı da olsa anlamı hemen her kültürde var olan Dignitas Hominis’i temelden karşılar.

Realitede terörü yok etmek, devletin düzen sağlama idealinde zorunlu aşamadır.

*

Bütünden kopararak bir örneği idealin terazisinde tartmak, haksızlık olurdu. Ama bu bütüncül yaklaşım, idealden ödün vermeyi hoş görme daveti de değildir.

Şu sorunun yanıtı önemlidir: Kötülüğü nasıl yok ederiz? Kötü insanların tümünü yok ederek mi? Olmaz öyle. Kötülüğü var eden neden yok olmadıkça, kötülük yok olmaz. O alt yapı var olukça, birileri de onun esiri olabilir.

İlkeyi gözetmek kimi zaman zor da olsa; bu zor olan, olanaklı tek yoldur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.