Kuvay Sanlı
Köşe Yazarı
Kuvay Sanlı
 

İki Kere İki Dört Eder

[simple-author-box] “Biyolojide iki kere iki dört etmiyor” sözünü bitirmeden bilim kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Hasöksüz; 4 Şubat 2021 tarihli Haber Türk ana haberde sunucu Serap Belet, “Etmiyor” diyerek cümleyi hocamızla birlikte tamamladı. Belli ki bir yanlış ezber akıllarda yer tutmuş. İki kere iki dört eder. Her durumda. Biyolojide de. Ancak biyolojinin sorusu, çoğunlukla “İki kere ikinin kaç ettiği” değildir. Her doğa olayı gibi biyoloji de, determinizme tabidir. Yani her biyolojik olgu - olay bir belirlenim içinde gerçekleşir. Neden - sonuç ilişkisi içinde gerçekleşir. Biyolojik olaylarda bileşen sayısı fazla olabileceği ya da başka etki ve bağıntıların çokluğundan dolayı, “neden - sonuç” ilişkisini çözümlemek, diğer olan bitene oranla kolay olmayabilir. Bu gerçeği, “iki kere ikinin dört etmediği” şeklinde anlatmaya kalkışmak, “mantık bağıntısı aramanın mantıksızlığı”nı ileri sürmektir. Dile pelesenk olmuş bu yanlış, konuk diğer bilim kurulu üyesinin de dikkatini çekmedi. Virolog Hasöksüz’ün düşüncelerini değersiz göstermek değil amacımız. Virologların önemi hele ki salgın konusunda en önde geliyor. Bir tekil konu üzerinde duruyoruz sadece. Bilim, öznelliği aştığı ve her bir durum için “nesnel” olanı ortaya koyduğu için bilimdir. Ve bilim insanı, her noktada özenli konuşandır; keyfi benzetmeler yapan değil. İsteyerek ya da istemeyerek göreliliğin, “bilinmezliğin” kapısını aralayan hiç değil. * Virüs kaçıyor aşı kovalıyor. Durumun özeti bu gibi. Aşılama, toplumsal ve hatta küresel ölçekte belli bir zaman dilimi içinde yapılmalı, yoksa virüs hızlı kaçıyor. Mutasyona uğruyor, yayılıyor. Aşı bu hızı bastıracak oranda uygulanmazsa, ya aşının sürpriz şekilde oldukça uzun vadeli koruyucu etki sağlamasını ya da bir mutasyonla, virüsün kendi kendisini etkisiz hale getirmesini beklememiz gerekecek gibi görünüyor. * Salgın konusuna iyimser bakalım mı? Bakmayalım. Bir olumsuzluk üstüne iyimserlik, ilke olarak benimsenemez. Ancak doğurabileceği tek tük iyi gelişmelere de arkamızı dönmeyelim. Sokakta araçlardan yayılan ağır metala maruz kalan insanın, maske kullanımı ile bu etkiyi azalttığını düşünmek, yanlış değil sanki. Ya da bunun benzeri başka koruyucu kazanımlar… Salgın, bilimin belli konular üzerinde diğer zamanlara oranla çok daha yoğun çalışması ihtiyacını beraberinde getirdi. Çözüm için bu çaba şart. Normal olan bu gelişme, hiç mi başkaca yararlı sonuç doğurmayacak? Salgına bu yoğunlukta yanıt ararken, başka buluşlar ve tesadüfen başka dertlere derman bulunması pekâlâ olası. Bilim tarihinde bu örnekler var. * “Bilim” konusuyla bitirelim. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu “Boğaziçi’ni ilk 100’e sokacağım” diyor ve dört yıl zaman sınırı getiriyor. Konusu bilim ve bilgi olan bir yapının, tüm çalışmalar ardından elde edeceği başarılar ve listelerde yer alacağı üst sıralar olabilir elbette. Ancak bireysel değil kolektif çabanın konusu olabilecek bu iddia, “Bu maçı alacam” düzeyinde ortaya konmaz. İlk 10’a, 100’e girmek, elde edilecek başarının kendisi değil, ortaya çıkan fotoğrafıdır. Günün konjonktürü içinde, samimi düşüncesi beraberinde belki akılcı bir taktik hamle olarak da görülebilir bu iddiayı bu şekilde dile getirmek ama konu hele ki bilim olduğunda, bana yansımalardan değil, işin gerçeğinden haber ver.
Ekleme Tarihi: 09 Şubat 2021 - Salı

İki Kere İki Dört Eder

[simple-author-box]

“Biyolojide iki kere iki dört etmiyor” sözünü bitirmeden bilim kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Hasöksüz; 4 Şubat 2021 tarihli Haber Türk ana haberde sunucu Serap Belet, “Etmiyor” diyerek cümleyi hocamızla birlikte tamamladı. Belli ki bir yanlış ezber akıllarda yer tutmuş.

İki kere iki dört eder. Her durumda. Biyolojide de. Ancak biyolojinin sorusu, çoğunlukla “İki kere ikinin kaç ettiği” değildir. Her doğa olayı gibi biyoloji de, determinizme tabidir. Yani her biyolojik olgu - olay bir belirlenim içinde gerçekleşir. Neden - sonuç ilişkisi içinde gerçekleşir.

Biyolojik olaylarda bileşen sayısı fazla olabileceği ya da başka etki ve bağıntıların çokluğundan dolayı, “neden - sonuç” ilişkisini çözümlemek, diğer olan bitene oranla kolay olmayabilir. Bu gerçeği, “iki kere ikinin dört etmediği” şeklinde anlatmaya kalkışmak, “mantık bağıntısı aramanın mantıksızlığı”nı ileri sürmektir.

Dile pelesenk olmuş bu yanlış, konuk diğer bilim kurulu üyesinin de dikkatini çekmedi. Virolog Hasöksüz’ün düşüncelerini değersiz göstermek değil amacımız. Virologların önemi hele ki salgın konusunda en önde geliyor. Bir tekil konu üzerinde duruyoruz sadece.

Bilim, öznelliği aştığı ve her bir durum için “nesnel” olanı ortaya koyduğu için bilimdir. Ve bilim insanı, her noktada özenli konuşandır; keyfi benzetmeler yapan değil. İsteyerek ya da istemeyerek göreliliğin, “bilinmezliğin” kapısını aralayan hiç değil.

*

Virüs kaçıyor aşı kovalıyor. Durumun özeti bu gibi. Aşılama, toplumsal ve hatta küresel ölçekte belli bir zaman dilimi içinde yapılmalı, yoksa virüs hızlı kaçıyor. Mutasyona uğruyor, yayılıyor. Aşı bu hızı bastıracak oranda uygulanmazsa, ya aşının sürpriz şekilde oldukça uzun vadeli koruyucu etki sağlamasını ya da bir mutasyonla, virüsün kendi kendisini etkisiz hale getirmesini beklememiz gerekecek gibi görünüyor.

*

Salgın konusuna iyimser bakalım mı? Bakmayalım. Bir olumsuzluk üstüne iyimserlik, ilke olarak benimsenemez. Ancak doğurabileceği tek tük iyi gelişmelere de arkamızı dönmeyelim.

Sokakta araçlardan yayılan ağır metala maruz kalan insanın, maske kullanımı ile bu etkiyi azalttığını düşünmek, yanlış değil sanki. Ya da bunun benzeri başka koruyucu kazanımlar…

Salgın, bilimin belli konular üzerinde diğer zamanlara oranla çok daha yoğun çalışması ihtiyacını beraberinde getirdi. Çözüm için bu çaba şart. Normal olan bu gelişme, hiç mi başkaca yararlı sonuç doğurmayacak? Salgına bu yoğunlukta yanıt ararken, başka buluşlar ve tesadüfen başka dertlere derman bulunması pekâlâ olası. Bilim tarihinde bu örnekler var.

*

“Bilim” konusuyla bitirelim. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu “Boğaziçi’ni ilk 100’e sokacağım” diyor ve dört yıl zaman sınırı getiriyor. Konusu bilim ve bilgi olan bir yapının, tüm çalışmalar ardından elde edeceği başarılar ve listelerde yer alacağı üst sıralar olabilir elbette. Ancak bireysel değil kolektif çabanın konusu olabilecek bu iddia, “Bu maçı alacam” düzeyinde ortaya konmaz. İlk 10’a, 100’e girmek, elde edilecek başarının kendisi değil, ortaya çıkan fotoğrafıdır.

Günün konjonktürü içinde, samimi düşüncesi beraberinde belki akılcı bir taktik hamle olarak da görülebilir bu iddiayı bu şekilde dile getirmek ama konu hele ki bilim olduğunda, bana yansımalardan değil, işin gerçeğinden haber ver.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.