Kuvay Sanlı
Köşe Yazarı
Kuvay Sanlı
 

İstifa 

[simple-author-box] “İstifa tek taraflı bir müessesedir” diye bir söz var dilimizde. Söyler dururuz bunu. En başta da siyasetçiler. İstifa bir müesseseyse eğer, müessese nedir? Arapça kökenli bu kelime, kurum demektir. Kurum bireysel olmayan, öznel olmayan; az ya da çok bütüncül işleyiş içerisindeki yapıdır. Kurumun, ilke ve ilkelerin devamında kuralların belirlediği niteliği vardır; tam da bireysel olana, keyfi olana karşıt şekilde. Kurumsallık içinde “tek taraflı” olunamaz. Olunduğu takdirde kurumsallık olmaz. “Tek taraflı müessese” sözü bir oksimorondur. Ve istifa bir müessese değil, bireyin istencidir. Arapça kökenli irade, Türkçe istenç dediğimiz. * Bakanların kelimenin tam anlamıyla gerçekleşen istifa etme durumları, kişinin “görevden affını istemesi” ve ardından “af talebinin kabul edilmesi” şeklinde kaleme alınıyor. Nazik bir anlatım olarak mı görülür böylesi? Ah şu nezaket cümleleri… Devlet dilimizin, gelişen istifa durumunu “kabul etme” şartına bağlaması, işin tek taraflı olmadığı gibi bir durum ortaya koymaya çalışır: Siyasetçinin söylediğiyle de bir güzel çelişir şekilde. “Kendi iradesiyle istifa etmiştir, bizi pek de ilgilendirmez, güle güle…” demek ister siyasetçi ama o siyasetçinin iktidarı farklı söyler: “Yok öyle olmadı. O talep etti ama biz uygun gördüğümüz için gerçekleşebildi bu durum.”  Birisi bir görevden kendi iradesiyle ayrılmak istediğinde, yani istifa ettiğinde, “Devlet ya da iktidarın otoritesi sarsılır” dersiniz de, o nedenle istifa edemez şerhi mi düşersiniz? Sarsılmaz elbette ama bu yanlış ve zorlama anlatımlarla, böylesi bir dile gereksinim duyulmasıyla sağlamlaşmadığı kesin. * Müessese kelimesi mecazi olarak da kullanılır dilimizde. “İstifa tek taraflı bir müessesedir” derken, bir devlet görevlisinin iradesine mecaz ile yaklaşıyor olamayız ama değil mi? Korumak istediğimiz vakara uygun olmazdı sanki bu. Ve zaten, bir mecaz olarak “Hâlbuki bu dayak müessesesi cennetten çıkmadır” derken Ömer Seyfettin, niteliksiz işe nitelik, iradesiz işe irade yükler. * "Görevden affını istemek" ve "Af talebinin kabul edilmesi” anlatımları tercih ediliyor ama kişinin “görevden istediği af” kabul edilmezse nasıl bir durum ortaya çıkar peki? Kabul gerçekleşmezse, kişi istifa edememiş olur. İstencinin, iradesinin gereğini yapamamış olur. Oysa insanın sahip olduğu ve bir başkasına teslim edemeyeceği, ondan vaz geçemeyeceği en önde gelen şey duyumsaması ve devamında gelişen iradesidir, istencidir. İradenizi başkasına teslim edemezsiniz. İçinizden çekip çıkarıp “Al sen kullan” diyemezsiniz. Vekâlet verir, herhangi bir konuda vekil seçersiniz ama bu istencin teslim edilmesi değil, bizzat istencin gereğidir; her zaman için geri çekilebilecek olan.
Ekleme Tarihi: 01 Eylül 2021 - Çarşamba

İstifa 

[simple-author-box] “İstifa tek taraflı bir müessesedir” diye bir söz var dilimizde. Söyler dururuz bunu. En başta da siyasetçiler. İstifa bir müesseseyse eğer, müessese nedir? Arapça kökenli bu kelime, kurum demektir. Kurum bireysel olmayan, öznel olmayan; az ya da çok bütüncül işleyiş içerisindeki yapıdır. Kurumun, ilke ve ilkelerin devamında kuralların belirlediği niteliği vardır; tam da bireysel olana, keyfi olana karşıt şekilde. Kurumsallık içinde “tek taraflı” olunamaz. Olunduğu takdirde kurumsallık olmaz. “Tek taraflı müessese” sözü bir oksimorondur. Ve istifa bir müessese değil, bireyin istencidir. Arapça kökenli irade, Türkçe istenç dediğimiz. * Bakanların kelimenin tam anlamıyla gerçekleşen istifa etme durumları, kişinin “görevden affını istemesi” ve ardından “af talebinin kabul edilmesi” şeklinde kaleme alınıyor. Nazik bir anlatım olarak mı görülür böylesi? Ah şu nezaket cümleleri… Devlet dilimizin, gelişen istifa durumunu “kabul etme” şartına bağlaması, işin tek taraflı olmadığı gibi bir durum ortaya koymaya çalışır: Siyasetçinin söylediğiyle de bir güzel çelişir şekilde. “Kendi iradesiyle istifa etmiştir, bizi pek de ilgilendirmez, güle güle…” demek ister siyasetçi ama o siyasetçinin iktidarı farklı söyler: “Yok öyle olmadı. O talep etti ama biz uygun gördüğümüz için gerçekleşebildi bu durum.”  Birisi bir görevden kendi iradesiyle ayrılmak istediğinde, yani istifa ettiğinde, “Devlet ya da iktidarın otoritesi sarsılır” dersiniz de, o nedenle istifa edemez şerhi mi düşersiniz? Sarsılmaz elbette ama bu yanlış ve zorlama anlatımlarla, böylesi bir dile gereksinim duyulmasıyla sağlamlaşmadığı kesin. * Müessese kelimesi mecazi olarak da kullanılır dilimizde. “İstifa tek taraflı bir müessesedir” derken, bir devlet görevlisinin iradesine mecaz ile yaklaşıyor olamayız ama değil mi? Korumak istediğimiz vakara uygun olmazdı sanki bu. Ve zaten, bir mecaz olarak “Hâlbuki bu dayak müessesesi cennetten çıkmadır” derken Ömer Seyfettin, niteliksiz işe nitelik, iradesiz işe irade yükler. * "Görevden affını istemek" ve "Af talebinin kabul edilmesi” anlatımları tercih ediliyor ama kişinin “görevden istediği af” kabul edilmezse nasıl bir durum ortaya çıkar peki? Kabul gerçekleşmezse, kişi istifa edememiş olur. İstencinin, iradesinin gereğini yapamamış olur. Oysa insanın sahip olduğu ve bir başkasına teslim edemeyeceği, ondan vaz geçemeyeceği en önde gelen şey duyumsaması ve devamında gelişen iradesidir, istencidir. İradenizi başkasına teslim edemezsiniz. İçinizden çekip çıkarıp “Al sen kullan” diyemezsiniz. Vekâlet verir, herhangi bir konuda vekil seçersiniz ama bu istencin teslim edilmesi değil, bizzat istencin gereğidir; her zaman için geri çekilebilecek olan.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.