Kuvay Sanlı
Köşe Yazarı
Kuvay Sanlı
 

Ne, Oscar mı?

[simple-author-box] Evet Oscar. Ankara’da verilen Medya Oscarları. Bir de Los Angeles’ta verilen film endüstrisi Oscarları var biliyorsunuz. Bizdekini Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği RTGD veriyor, diğerini 1929’dan bu yana Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi. Bilinen bu gerçek Oscar, aslında ödülü sembolize eden heykelciğin adı ve bir şövalye tasarımı. Bizdeki tasarımda da iki kadının ellerinde RTGD yazılı bir küre yükseliyor. Namık Kemal'de buluruz şu dizeyi değil mi: Yüksel ki yerin bu yer değildir... İlkin “Yok canım, ödülün resmi adında Oscar kelimesi geçmiyordur. Bizim basın haberi verirken “ödül” yerine “Oscar” kelimesini, yapıştırıcı yerine UHU, sakız yerine TipiTip demek gibi, marka adının ürünün önüne geçtiği örneklere benzer şekilde kullanmıştır” diye düşündüm ama yanıldım. Oscar’ı resmi ada taşıma hatasına, “Etik hata” diyemeyiz. Durum bu düzeyde değerlendirilemeyecek ölçüde trajikomik. “Medya Oscarları”nın Oscar ile ilişkisi bu şekildeyken, ya medya kavramıyla ilişkisi? Medya basın - yayın demektir, başka bir şey değil. Ödül kategorilerine bakıyoruz ve kavramın, “geniş anlamıyla” diyemeyeceğimiz şekilde keyfi kullanıldığını görüyoruz. Yılın erkek oyuncusu, yılın kadın oyuncusu ve benzeri başlıklar, bu medyada kapsanıyor. “Karıştırma işte, medya ama medya ilgi göstermeli. Olur böyle…” der gibisiniz. O zaman buraya kadar trajik olan tabloyu, trajikomik niteliğe büründüren konuya geçelim. “Türkçe’nin doğru ve güzel kullanımına katkı sağlamak” başlığında da “Medya Oscarı” ödülü verilmiş. Üstünden kamyonla geçerken, ne incelik ama. Ödülü veren dernek değil kişilerdir. Malum, dernekle de tavla oynayamazsın. Kim mi bu derneğin yöneticileri? Bizim medya işte: ATV Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı, gazeteci Deniz Güçer, TRT Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu, Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat, Bloomberg HT Genel Müdürü Ali Can Türkoğlu, Beyaz TV Haber Koordinatörü Müge Dilek Azaphan, Kanal D Ankara Temsilcisi Ercan Gürses, Kanal 24 Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel. Ödül töreninde bakanlar, Meclis Başkanı, herkes orada ve de Cumhurbaşkanımız. Türk Dili ve anlam bilgisi açısından bu külli yanlışın tören yeri de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi. * Madem istediğimiz gibi kullanabiliyoruz, siyasette sadakat Oscarı’nı da biz verelim. Devlet Bahçeli’nin 14 Ocak 2021 tarihli uzun açıklamasının bir bölümü, bilinçaltının dışa vurumu gibi. “Sayın Cumhurbaşkanımızla ittifakımız çıkara değil tertemiz milli hedeflere bağlı…” diyor. Oysa ittifak bir kişi ile değil, koca koca partiler ile… Bu cümleyi öne çıkararak haksızlık mı ediyoruz? “Cumhur İttifakı’nın Türk milletinin ruh kökünden doğduğu” yazıyor ama parti adı metinde bir kere geçmiyor. Kökten yukarıya doğru bütünleşme değil de, en yukarıdan bir tek kişi ile kurulan bağ vurgulanıyor. Farklı bir durumda, örneğin sözlü aktarımda bu örneğin üzerinde belki durulmazdı. Ancak Yusuf Has Hacipli, Mevlanalı, Farabili yazılı metne bakınca, “Hata mı, tercih mi yoksa başka bir şey mi?” diye düşünmeden edemiyor insan. * Siyasi parti isim Oscarı bakın kime gidiyor? Deva Partimiz var bizim. Sonrası da Demokrasi ve Atılım. Kimse bakmaz sonrasını ama. Deva kelimesinde “dert” kapsanır. Çok açık değil mi: Dert olmazsa deva olmaz. Parti dert ile başlıyor ve “Derde Deva’yım ben” diyor. Yoksa başka nedir? Dert ülkenin gerçekleri, derdi olan da ülkenin insanları mı oluyor bu durumda? “Dertli ülke”, “Dertli halk” der gibiler. Bana “Dertli” diye bakan, derdime deva olur mu bilemedim?
Ekleme Tarihi: 20 Ocak 2021 - Çarşamba

Ne, Oscar mı?

[simple-author-box]

Evet Oscar. Ankara’da verilen Medya Oscarları. Bir de Los Angeles’ta verilen film endüstrisi Oscarları var biliyorsunuz. Bizdekini Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği RTGD veriyor, diğerini 1929’dan bu yana Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi. Bilinen bu gerçek Oscar, aslında ödülü sembolize eden heykelciğin adı ve bir şövalye tasarımı. Bizdeki tasarımda da iki kadının ellerinde RTGD yazılı bir küre yükseliyor. Namık Kemal'de buluruz şu dizeyi değil mi: Yüksel ki yerin bu yer değildir...

İlkin “Yok canım, ödülün resmi adında Oscar kelimesi geçmiyordur. Bizim basın haberi verirken “ödül” yerine “Oscar” kelimesini, yapıştırıcı yerine UHU, sakız yerine TipiTip demek gibi, marka adının ürünün önüne geçtiği örneklere benzer şekilde kullanmıştır” diye düşündüm ama yanıldım. Oscar’ı resmi ada taşıma hatasına, “Etik hata” diyemeyiz. Durum bu düzeyde değerlendirilemeyecek ölçüde trajikomik.

“Medya Oscarları”nın Oscar ile ilişkisi bu şekildeyken, ya medya kavramıyla ilişkisi? Medya basın - yayın demektir, başka bir şey değil. Ödül kategorilerine bakıyoruz ve kavramın, “geniş anlamıyla” diyemeyeceğimiz şekilde keyfi kullanıldığını görüyoruz. Yılın erkek oyuncusu, yılın kadın oyuncusu ve benzeri başlıklar, bu medyada kapsanıyor.

“Karıştırma işte, medya ama medya ilgi göstermeli. Olur böyle…” der gibisiniz. O zaman buraya kadar trajik olan tabloyu, trajikomik niteliğe büründüren konuya geçelim.

“Türkçe’nin doğru ve güzel kullanımına katkı sağlamak” başlığında da “Medya Oscarı” ödülü verilmiş. Üstünden kamyonla geçerken, ne incelik ama.

Ödülü veren dernek değil kişilerdir. Malum, dernekle de tavla oynayamazsın. Kim mi bu derneğin yöneticileri? Bizim medya işte: ATV Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı, gazeteci Deniz Güçer, TRT Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu, Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat, Bloomberg HT Genel Müdürü Ali Can Türkoğlu, Beyaz TV Haber Koordinatörü Müge Dilek Azaphan, Kanal D Ankara Temsilcisi Ercan Gürses, Kanal 24 Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel.

Ödül töreninde bakanlar, Meclis Başkanı, herkes orada ve de Cumhurbaşkanımız. Türk Dili ve anlam bilgisi açısından bu külli yanlışın tören yeri de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi.

*

Madem istediğimiz gibi kullanabiliyoruz, siyasette sadakat Oscarı’nı da biz verelim.

Devlet Bahçeli’nin 14 Ocak 2021 tarihli uzun açıklamasının bir bölümü, bilinçaltının dışa vurumu gibi. “Sayın Cumhurbaşkanımızla ittifakımız çıkara değil tertemiz milli hedeflere bağlı…” diyor. Oysa ittifak bir kişi ile değil, koca koca partiler ile…

Bu cümleyi öne çıkararak haksızlık mı ediyoruz? “Cumhur İttifakı’nın Türk milletinin ruh kökünden doğduğu” yazıyor ama parti adı metinde bir kere geçmiyor. Kökten yukarıya doğru bütünleşme değil de, en yukarıdan bir tek kişi ile kurulan bağ vurgulanıyor.

Farklı bir durumda, örneğin sözlü aktarımda bu örneğin üzerinde belki durulmazdı. Ancak Yusuf Has Hacipli, Mevlanalı, Farabili yazılı metne bakınca, “Hata mı, tercih mi yoksa başka bir şey mi?” diye düşünmeden edemiyor insan.

*

Siyasi parti isim Oscarı bakın kime gidiyor?

Deva Partimiz var bizim. Sonrası da Demokrasi ve Atılım. Kimse bakmaz sonrasını ama.

Deva kelimesinde “dert” kapsanır. Çok açık değil mi: Dert olmazsa deva olmaz. Parti dert ile başlıyor ve “Derde Deva’yım ben” diyor. Yoksa başka nedir?

Dert ülkenin gerçekleri, derdi olan da ülkenin insanları mı oluyor bu durumda? “Dertli ülke”, “Dertli halk” der gibiler.

Bana “Dertli” diye bakan, derdime deva olur mu bilemedim?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.