Tecessüs
[simple-author-box]
Tecessüs, insanın bilgiye yönelimindeki temel motivasyonun bir meraktan fazlası olmadığı durumları niteleyen bir kelime. Hoş o da bilgi değil veri ama gel de anlat aradaki farkı, tecessüs içindekine…
*
Yangını bilir misiniz? Yazanlardan, paylaşılanlardan değil de bizzat yaşadınız mı? Yaşadığım bu deneyimin, konuyu bilen olarak beni öne çıkarmasını istemem. Çünkü insan aklı, deneyimden fazlasıdır ve yangını görmek - yaşamak, onu bilmek değildir.
İnsan her şeyi deneyerek öğrenmek zorunda olmayan bir varlıktır. Aklın kavrayışı, deney ile çelişmez ve onu içerir ama ondan fazlasıdır. O yüzden yazarçizer, birbirimize bir şeyleri anlatmaya çalışır ve akla sesleniriz.
Ama bir de “Bin nasihatten bir musibet yeğdir” diyen bir Atasözümüz var. Ne anlatır bu söz? Bu sözü ezberden tekrarlayanlar, sanki kötülük diler gibidir. Tekrarlamayıp üzerine düşünenler içinse nasihat, gereken katkıyı sağlayacağından, bu atasözü değerini yitirir. Zaten söz karşısında musibeti öne çıkaran bir söz, kendi kendini yok hükmünde kılmış olurdu.
*
2014 yılıydı. Bir yangın oldu ve o gün herkes aradı. “Yangın yeri, aranmaz şimdi” demedi kimse. Merak içindelerdi çünkü. O ilk gün iktidarı muhalefeti, tüm zevat oradaydı. Kameralar, mikrofonlar bize dönüktü ama kısa bir süre sonra hiç kimse yoktu ortalıkta.
Bir yangın oldu ve hemen herkes “Yangın neden çıkmış?” ya da “Kim yakmış?” diye sordu. Sonrasında ne yapıldığını sormadı ama kimse.
İlk gün uçurtmacılar, vosvoscular, bisikletliler ve tabii çevreci gruplar oradaydı. Sonra neden yeşillenmedi bizim oralar acaba? Daha ilk günden sahip çıkmışlardı oysa.
“Yangının nasıl başladığı” aklın en yüksek sorusuymuş gibi, yangınla kurduğumuz ilişki büyük oranda bu merakın giderilmesi üzerinden. Ya da söylemeye de dilim pek varmıyor ama adeta yangını bahane ederek, ama iktidarı eleştirmek ama duyarlılığımızı ilan etmek üzerinden…
Oysa ilkin yangın öncesindeki durum, yangın çıkma potansiyeli için alınan tedbirler konusu önemli. Yanma anı sonraki bir konu. Ve ardından yangına nasıl müdahale edildiği ve son olarak da sonrasında neler yapıldığı… Tabii bu dört aşamanın da kendi içinde alt başlıkları var.
*
Bir yangın oldu, tüm erkân; başkan bakan, vali vekil sözler verdi. Tutulmadı ama sözler. Daha kötüsü, tutulmuş gibi yapıldı. Tutulmuş gibi yapmak için bir şeyler yapıldı.
Örnek de bahane de çok. “Efendim” dendi “Yanan yer dik, ağaçlandırma olmaz.” Oysa o dik yerde ihaleyi alan firma tek tek kesti ve toplayıp götürdü yanan ağaçları. Dik yerde kesim olur, dikim olmaz herhalde.
Deneyim bilgi olsaydı, bunca yangın deneyimi bizi bilgiyle buluşturur ve gerekenler de yapılmış olurdu. Kendi deneyimimin yılını söyledim de, yer ve isimleri söylemedim. Mıh gibi aklımda oysa her şey.
İsimleri öne çıkarmak değil amaç, al birini vur ötekine; gereğin her aşama için yapılması, aklın anlaması amaç.
Soru sormayı sever gözüken ama dört sorunun üçünü atlayan bir toplum olarak tecessüs içinde biz, daha çok yanarız.
Ekleme
Tarihi: 11 Ağustos 2021 - Çarşamba
Tecessüs
[simple-author-box]
Tecessüs, insanın bilgiye yönelimindeki temel motivasyonun bir meraktan fazlası olmadığı durumları niteleyen bir kelime. Hoş o da bilgi değil veri ama gel de anlat aradaki farkı, tecessüs içindekine…
*
Yangını bilir misiniz? Yazanlardan, paylaşılanlardan değil de bizzat yaşadınız mı? Yaşadığım bu deneyimin, konuyu bilen olarak beni öne çıkarmasını istemem. Çünkü insan aklı, deneyimden fazlasıdır ve yangını görmek - yaşamak, onu bilmek değildir.
İnsan her şeyi deneyerek öğrenmek zorunda olmayan bir varlıktır. Aklın kavrayışı, deney ile çelişmez ve onu içerir ama ondan fazlasıdır. O yüzden yazarçizer, birbirimize bir şeyleri anlatmaya çalışır ve akla sesleniriz.
Ama bir de “Bin nasihatten bir musibet yeğdir” diyen bir Atasözümüz var. Ne anlatır bu söz? Bu sözü ezberden tekrarlayanlar, sanki kötülük diler gibidir. Tekrarlamayıp üzerine düşünenler içinse nasihat, gereken katkıyı sağlayacağından, bu atasözü değerini yitirir. Zaten söz karşısında musibeti öne çıkaran bir söz, kendi kendini yok hükmünde kılmış olurdu.
*
2014 yılıydı. Bir yangın oldu ve o gün herkes aradı. “Yangın yeri, aranmaz şimdi” demedi kimse. Merak içindelerdi çünkü. O ilk gün iktidarı muhalefeti, tüm zevat oradaydı. Kameralar, mikrofonlar bize dönüktü ama kısa bir süre sonra hiç kimse yoktu ortalıkta.
Bir yangın oldu ve hemen herkes “Yangın neden çıkmış?” ya da “Kim yakmış?” diye sordu. Sonrasında ne yapıldığını sormadı ama kimse.
İlk gün uçurtmacılar, vosvoscular, bisikletliler ve tabii çevreci gruplar oradaydı. Sonra neden yeşillenmedi bizim oralar acaba? Daha ilk günden sahip çıkmışlardı oysa.
“Yangının nasıl başladığı” aklın en yüksek sorusuymuş gibi, yangınla kurduğumuz ilişki büyük oranda bu merakın giderilmesi üzerinden. Ya da söylemeye de dilim pek varmıyor ama adeta yangını bahane ederek, ama iktidarı eleştirmek ama duyarlılığımızı ilan etmek üzerinden…
Oysa ilkin yangın öncesindeki durum, yangın çıkma potansiyeli için alınan tedbirler konusu önemli. Yanma anı sonraki bir konu. Ve ardından yangına nasıl müdahale edildiği ve son olarak da sonrasında neler yapıldığı… Tabii bu dört aşamanın da kendi içinde alt başlıkları var.
*
Bir yangın oldu, tüm erkân; başkan bakan, vali vekil sözler verdi. Tutulmadı ama sözler. Daha kötüsü, tutulmuş gibi yapıldı. Tutulmuş gibi yapmak için bir şeyler yapıldı.
Örnek de bahane de çok. “Efendim” dendi “Yanan yer dik, ağaçlandırma olmaz.” Oysa o dik yerde ihaleyi alan firma tek tek kesti ve toplayıp götürdü yanan ağaçları. Dik yerde kesim olur, dikim olmaz herhalde.
Deneyim bilgi olsaydı, bunca yangın deneyimi bizi bilgiyle buluşturur ve gerekenler de yapılmış olurdu. Kendi deneyimimin yılını söyledim de, yer ve isimleri söylemedim. Mıh gibi aklımda oysa her şey.
İsimleri öne çıkarmak değil amaç, al birini vur ötekine; gereğin her aşama için yapılması, aklın anlaması amaç.
Soru sormayı sever gözüken ama dört sorunun üçünü atlayan bir toplum olarak tecessüs içinde biz, daha çok yanarız.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.