Mehmet Akif IŞIK
(Arkeolog / Anıtlar ve Müzeler emekli Genel Müdürü)
Anadolu topraklarında, Paleolitik çağdan günümüze kadar geçen dönemlere ait birçok izler görmek mümkündür. Yapılan kazılar sonucunda, Paleolitik, Mezolitik, Neolitik, Kalkolitik ve Tunç çağlarına ait pek çok kalıntı açığa çıkarılmıştır. Daha sonra Asur Ticaret Kolonileri Devri, Hitit, Geç Hitit, Frig, Urartu, Lidya hükümranlığı, Arkaik, Klasik, Helenistik çağ, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait birçok eser gün ışığına kavuşmuştur.
Anadolu coğrafi konumu itibariyle, her dönemde akınlara sahne olmuş ve Anadolu topraklarında hüküm sürmek her yönetim için bir ideal olmuştur.
Yukarıda saydığımız tarihi çağlar ve medeniyetlere ait tüm izleri Anadolu’nun her yöresinde görmek elbette ki mümkün değildir. Zira; bazıları çakışsa dahi, her kavmin hüküm sürdüğü veya kuruluş yerleri farklıdır. Asur Ticaret Kolonileri Dönemine ait eserleri Kayseri yakınlarında, Hitit Çağını: Çorum İli, Sungurlu İlçesi Boğazkale beldesindeki Boğazköy (Hattuşaş) merkezli Kızılırmak kavsi içerisinde, Frig çağını: Ankara İli, Polatlı İlçesi Gordion (Yassıhöyük köyü) merkezli Ankara, Afyon ve çevresinde, Lidya çağını: Manisa İli, Salihli İlçesi yakınındaki Sart merkezli Manisa ve havalisinde, Geç Hitit çağını: Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep ve çevresinde, Urartu çağını: Van ve çevresinde, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı’yı Anadolu’nun hemen hemen her yerinde görebilmekteyiz.
Açıkça görülüyor ki Anadolu sadece Hitit değildir.
Ankara’da “Sıhhiye Meydanı”nda bulunan ve “Hitit Güneşi” olarak adlandırılan eser birçok bilim adamının da bu konuda bizi tasdik edeceği gibi Hitit’lere ait olmayıp, Hatti olarak adlandırılan Hitit öncesi bir topluluğun ürettiği “Güneş Kursu” olarak adlandırılan ve dini merasimler sırasında kullanılan bir eserdir. Yani; “Hitit Güneşi” tabiri kesinlikle ilmi değildir. Hangi amaçla bu ismin verildiğini de anlamak mümkün değildir.
Anadolu’da yaşayan ve yukarıda saydığım medeniyetlere ait binlerce değerli eser müzelerimizi doldurmaktadır. Bu kadar eser içerisinde Çorum İli, Alaca İlçesine bağlı Alacahöyük beldesindeki kazılarda çıkan (elbette ki Arkeoloji camiası için çok önemli bir eser olan) Hitit öncesi bir döneme ait “Güneş Kursu”nun, “Hitit Güneşi” denilerek Ankara’ya amblem olarak seçilmesi bence ilmi bir davranış olmamıştır. Ankara başkent olduğu için Anadolu’nun herhangi bir köşesinde bulunan bir eserin Ankara için kullanılabileceğini kabul etsek bile “Güneş Kursu”na “Hitit Güneşi” demeği kabul etmek mümkün değildir. “Güneş Kursu”: Bir arkeolog olarak çok sevdiğim eserlerden biridir. Ancak bu eseri çok seviyorum diye, ilmi gerçekleri saklayarak “Hitit Güneşi” olarak başkalarına kabul ettirmek yanlışlığını da kesinlikle etik bulmadığımı belirtmek isterim.
Benim meselem, ilmi gerçeklerin ve doğruların bilinmesidir.
Tüm okurlara saygılar sunarım.