Düşünce, mekan, duygu…Yanımıza aldığımız kavramlarla çıkıyoruz yola içsel ve dışsal. Yollara düşme nedenleri farklı herkesin. Dilimizde persenk bir şiir ya da şarkı. Çocukluk ve gençliğin mucizeleri de olsun aklımızda. Ayinleri çağrıştıran görselliklerin şiarı bu olsun.İki mekan iki düşünce arası zamanda ölümsüzleştirelim yolları.Tarihi bir tren garından başlasın örneğin Haydarpaşa. El sallamaması mümkün mü sevgilinin şiir dizelerini çıkarıp kalbinden. Bizi alıp öte dediğimiz uzaklıklara taşır. “Uzak dediğin önce içinde birikir insanın, sonrası yalnızca yoldur.”*
Bu yolda insanın özgürlüğüne ulaşması, kendini bulması, farkında olması, her şeyi göze alarak bilgi ağacının kurtarıcılığına kavuşup bilgece konuşması, kazanımlarıdır. Asıl arzu edilen öznelerarasılık. Kişinin kendi gerçek kimliği ilehuzura kavuşması, hem kendisiyle hem başkaları ile birlikte DoFelsefesine uyumla bir disiplin içine girdiğinde gerçekleşir, aklın ve kalbin birlikteliğinde.
Kuram, zaman, bilgi… Her yolun başında bir insan her insanda bir yol. Mutlak bilgiyi kuşatan gerçeklik biraz daha yakınlaştırır bizi sır dediklerimize. Zaman belirsizliğine konulan sınırrahatlatıyor bir süre. Evrendeolup biteni anlama merakı ile ömür dediğimiz zamanı yollarda tüketirken varlık ve yokluklar bizi çaresiz bırakabilir. Yaşamımızdaki aktiflik; deniz fenerleri gibiuçsuz bucaksız okyanuslarda, kaybolduğumuzu sandığımız anlarda, kendimizi yapayalnız hissettiğimiz karanlığın içinde denizci umudunu korumakla yakınlaştırır bizi sonuca.
Çeşitliliklerle doludur yol. Benliğimizi bulmayı, varlığımızı aydınlatmayı, gerçek benliğimizin bireyselliğinden kurtulmak için sevgiyi işaret eder, Varoluşçuluğun ilk büyük filozofu Jaspers. Yine Jaspers’e göre, “Aşılmaz bir duvar gibi önümüzde yükselen engellere çarpar ve bunlardan yeniden kendimize döner ve existenz olmak üzere uyanırız.” Simurg’a ulaşmak için yedi vadiyi geçmek gibi. Varlığımızın bilincine ulaştığımız bu süreç existenz aşamasına konuk eder bizi.
Ulaşmak, aramak, kaçmak… Bu bir serüven de olabilir. Soruların bitmeyeceği yolların tükenmeyeceği ve uzaklaşmanın daha çok yüzleşme olacağı felsefesi ile Batı- Doğu çatışmasına yönelmedir. Kaçma ve kabulleniş. Amaca ulaşma kararlılığı ile öze giden yol. İdeaların hayallerimizde yer bulması umudunu bırakıyor avuçlarımıza. İki ruh arası yol en yalın yoldur. Soyut uzaklıklar, düşünsel ve duygusal zıtlıklar, uyumsuzluklar yaşamın seyrine denk olduğunda iki noktayı birleştiren doğrunun uzunluğu kadar bir harita olsun ki elimizde; Simurg’u ararken bir yere ait olmadan içimizdeki neden ve sonuçlarla bakalımbir gün yeryüzüne, elimizdeki otuz bilgi ile, yenilenmelerle…
*Murathan Mungan