Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Mühim bir detay ve bir büyük değer: Hatay

Anadolu, dünyanın; Türkiye, Anadolu’nun kalbi… Sınırda olduğuna bakmayın; Hatay ise daha önce çokça yazdığım gibi Anadolu’nun ve Türkiye’nin kalbi! Expo 2021 Fuarı ile 1 Nisan’da kapılarına dünyaya açan Hatay, açılış öncesi yaptığımız gezi ile bir kalem / kelam sarsıntısı yaşatmış, bendeniz de o sarsıntıyı seri yazılarla okura aktarmıştım. HATAY’IN ADIYLA GELEN HAYAT! Şu satırlar, Hatay’ın adının çağrıştırdığı hissiyatın ürünüydü: Eğitimi ve işi harflerle, kelimelerle, cümlelerle ilgili olanlar; insanın, hayvanatın, nebatatın, ülkelerin, şehirlerin, her yerin her şeyiyle ilgilenir; adıyla bile! Mesela… ‘Hatay’ denince sizin aklınıza ilk gelen şey mutfak olabilir! Bendeniz ise mutfağa girmekle birlikte, elimde neşter Hatay’ın peşine düşerim! Düştüm de! Herkes yemek derdindeyken yakaladığım ‘Hatay’ı masaya yatırıp kesmeye, biçmeye, incelemeye başladım! ‘Ha’ya dokunmadım! ‘tay’ı harf harf bölerek ‘t’ ile ‘y’yi elime alıp bir dama taşı gibi yer değiştirdim! O dem, ‘hayat’ı buldum! Şaşırmadım! Çünkü Hatay, hayat doluydu… İÇ İÇE GEÇMİŞLİĞİN GÜZELLİKLERİ Edebi güzellikler edeple, haya ile hayat bulur elbette ama konu Hatay olunca anlam daha bir zenginleşir… Çünkü; Hatay, medeniyetler beşiği, hayatın ta kendisidir ve insan ateşi hiç sönmez… Hayat; gençken taze yaşlıyken bayat ama hep tatlı… Yine de gün olur, an gelir bir çığlık duyulur: Heyhat… Hayat Hatay’da insan kokulu, medeniyet dokulu… BEYNİMİZ NE ZAMAN BÜYÜDÜ? Evet, Hatay ile ilgili bir tereddüt yok ama konu insana gelince daha önce yazdığım için tereddüt içindekilere hatırlatmak isterim; İnsanı düşünen insanda sorunlar, kafa karışıklıkları oluşur! Bu hallerin içine düşenlerin işi zordur… Zordur, çünkü insan, insan olmasına rağmen insanlığın içinden çıkamamıştır, çıkamıyor! (…) Gazeteci Abbas Güçlü de bu yöndeki bilgi ve kafa karışıklıklarını dile getirmiş zamanında. Sonra, “Böylesi zor ve içinden çıkamadığımız konularda, Bilim Tarihi denilince akla ilk gelen isimlerden Ural Akbulut Hoca’ya başvurduk.” demiş. Aldığı cevabın bir yerini şöyle aktarıyor bize: Bizim türümüzün adı homo sapiens. Homo sapiens yani modern insan, 60 bin yıl önce günümüzdekine evrilmiş haldeydi. Bazen 100 bin yıl önceye uzanır diyenler de var. Ama bugün, sana bana benzeyen insan 60 bin yıldır var. Şayet yeni iskeletler bulunursa, 100 bin yıl önceye de uzanabilir. Bizim atamız sayılan homo erectus 1.3-1.8 milyon yıl önce Afrika’dan çıkıp Anadolu üzerinden Avrupa’ya geçti. Ama onun beyni bizden çok küçüktü. Bizim kadar beyni olan insan türü homo sapiens olduğu için modern insan 60 bin yıl önce ortaya çıktı diyoruz. (27 Ocak 2017, Milliyet) ‘DOĞRUDAN’ MÜHİM BİR MESELE Onu bunu bilmem; 8 bin yıllık bilinen tarihinin 3 bin yıl öncesinden bize şaşkınlık ve hayret dolu gözleriyle bakan bir ‘dost’ var Hatay’da: Kral II. Şuppiluliuma. O da sen, ben gibi ‘homo sapiens’in örneği! Sağ elinde tuttuğu mızrak ve sol elinde tuttuğu başak ile mesaj veriyor ama gereğini de yapıyor, yapmış yani: Anadolu’daki kıtlık yüzünden kralı olduğu Geç Hitit Döneminde halk onun dirayeti sayesinde kurtulmuş. Tüm bunları görüp yazarken keyfim kedere büründü! Hatay’dan Ankara’ya gelecektik, doğrudan uçamadık! Bu sorunun çözülmesi gerektiğini hatırlatırken söylenmeden edemedim: Ben doğrudan Ankara’ya uçamadım ama sen üç bin yıl önceden bugüne varmayı başardığın için sağ olasın güzel gözlü Şuppi! Hatay’ın bir büyük değer olduğunu hatırlamak ve bu yazıda adını bile anamadığımız değerlere ‘doğrudan’ ulaşmayı kolaylaştırmak zorundayız. En azından Şuppiluliuma’nın hatırına!
Ekleme Tarihi: 24 Ağustos 2022 - Çarşamba

Mühim bir detay ve bir büyük değer: Hatay

Anadolu, dünyanın; Türkiye, Anadolu’nun kalbi…

Sınırda olduğuna bakmayın; Hatay ise daha önce çokça yazdığım gibi Anadolu’nun ve Türkiye’nin kalbi!

Expo 2021 Fuarı ile 1 Nisan’da kapılarına dünyaya açan Hatay, açılış öncesi yaptığımız gezi ile bir kalem / kelam sarsıntısı yaşatmış, bendeniz de o sarsıntıyı seri yazılarla okura aktarmıştım.

HATAY’IN ADIYLA GELEN HAYAT!

Şu satırlar, Hatay’ın adının çağrıştırdığı hissiyatın ürünüydü:

Eğitimi ve işi harflerle, kelimelerle, cümlelerle ilgili olanlar; insanın, hayvanatın, nebatatın, ülkelerin, şehirlerin, her yerin her şeyiyle ilgilenir; adıyla bile!

Mesela…

‘Hatay’ denince sizin aklınıza ilk gelen şey mutfak olabilir!

Bendeniz ise mutfağa girmekle birlikte, elimde neşter Hatay’ın peşine düşerim!

Düştüm de!

Herkes yemek derdindeyken yakaladığım ‘Hatay’ı masaya yatırıp kesmeye, biçmeye, incelemeye başladım!

‘Ha’ya dokunmadım! ‘tay’ı harf harf bölerek ‘t’ ile ‘y’yi elime alıp bir dama taşı gibi yer değiştirdim!

O dem, ‘hayat’ı buldum!

Şaşırmadım! Çünkü Hatay, hayat doluydu…

İÇ İÇE GEÇMİŞLİĞİN GÜZELLİKLERİ

Edebi güzellikler edeple, haya ile hayat bulur elbette ama konu Hatay olunca anlam daha bir zenginleşir…

Çünkü;

Hatay, medeniyetler beşiği, hayatın ta kendisidir ve insan ateşi hiç sönmez…

Hayat; gençken taze yaşlıyken bayat ama hep tatlı…

Yine de gün olur, an gelir bir çığlık duyulur: Heyhat…

Hayat Hatay’da insan kokulu, medeniyet dokulu…

BEYNİMİZ NE ZAMAN BÜYÜDÜ?

Evet, Hatay ile ilgili bir tereddüt yok ama konu insana gelince daha önce yazdığım için tereddüt içindekilere hatırlatmak isterim;

İnsanı düşünen insanda sorunlar, kafa karışıklıkları oluşur!

Bu hallerin içine düşenlerin işi zordur…

Zordur, çünkü insan, insan olmasına rağmen insanlığın içinden çıkamamıştır, çıkamıyor!

(…)

Gazeteci Abbas Güçlü de bu yöndeki bilgi ve kafa karışıklıklarını dile getirmiş zamanında. Sonra, “Böylesi zor ve içinden çıkamadığımız konularda, Bilim Tarihi denilince akla ilk gelen isimlerden Ural Akbulut Hoca’ya başvurduk.” demiş. Aldığı cevabın bir yerini şöyle aktarıyor bize:

Bizim türümüzün adı homo sapiens.

Homo sapiens yani modern insan, 60 bin yıl önce günümüzdekine evrilmiş haldeydi.

Bazen 100 bin yıl önceye uzanır diyenler de var.

Ama bugün, sana bana benzeyen insan 60 bin yıldır var.

Şayet yeni iskeletler bulunursa, 100 bin yıl önceye de uzanabilir.

Bizim atamız sayılan homo erectus 1.3-1.8 milyon yıl önce Afrika’dan çıkıp Anadolu üzerinden Avrupa’ya geçti.

Ama onun beyni bizden çok küçüktü. Bizim kadar beyni olan insan türü homo sapiens olduğu için modern insan 60 bin yıl önce ortaya çıktı diyoruz. (27 Ocak 2017, Milliyet)

‘DOĞRUDAN’ MÜHİM BİR MESELE

Onu bunu bilmem; 8 bin yıllık bilinen tarihinin 3 bin yıl öncesinden bize şaşkınlık ve hayret dolu gözleriyle bakan bir ‘dost’ var Hatay’da: Kral II. Şuppiluliuma.

O da sen, ben gibi ‘homo sapiens’in örneği!

Sağ elinde tuttuğu mızrak ve sol elinde tuttuğu başak ile mesaj veriyor ama gereğini de yapıyor, yapmış yani: Anadolu’daki kıtlık yüzünden kralı olduğu Geç Hitit Döneminde halk onun dirayeti sayesinde kurtulmuş.

Tüm bunları görüp yazarken keyfim kedere büründü!

Hatay’dan Ankara’ya gelecektik, doğrudan uçamadık!

Bu sorunun çözülmesi gerektiğini hatırlatırken söylenmeden edemedim:

Ben doğrudan Ankara’ya uçamadım ama sen üç bin yıl önceden bugüne varmayı başardığın için sağ olasın güzel gözlü Şuppi!

Hatay’ın bir büyük değer olduğunu hatırlamak ve bu yazıda adını bile anamadığımız değerlere ‘doğrudan’ ulaşmayı kolaylaştırmak zorundayız. En azından Şuppiluliuma’nın hatırına!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.