Define, kelime anlamı itibariyle; toprak altına gömülerek saklanmış, para veya değerli şeyler anlamına gelmekte, bazı yörelerde de gömü olarak adlandırılmaktadır. Definecilik konusunu da kültürümüzün bir kolu olarak değerlendiriyoruz. Define ile ilgili anlatılanlar halk kültüründe yerini almış ve edebiyatımıza: romanlar, hikâyeler kazandırmıştır.
Define... Gerçekten de insanın içinde fırtınalar koparan, kulağa hoş gelen bir kelime. Ama; sadece fırtınalar koparmakla kalmakta ve ne yazık ki yalnızca tesadüfen bulunabilmekte olan bir şeyi ifade etmektedir. Gizemli-gizli şeyler daima insanoğlunun dikkatini çekmiş, araştırmak, bulmak ihtiyacını duymuş ve bunun için de büyük çabalar harcamak durumunda kalmıştır. Bu çabalar bazen bedeni, bazen de maddi olmuştur.
Define tutkusu da böyle bir gizemi açığa çıkarmak merakı veya çabucak zengin olmak isteği gibi faktörlerle ortaya çıkmaktadır. Bu tutkuyu belirli bir yaş grubu veya aynı meslek mensupları içerisinde değil, her yaş grubunda ve birçok meslek mensubu kişide görmek mümkündür.
Define arama konusu Kültür Bakanlığının görevleri arasındadır. Definecilerin tarihi eserlere verebilecekleri zararı asgariye indirebilmek için, define arama konusu yasaklanmamış, devlet gözetiminde yapılması sağlanmıştır. Kültür Bakanlığında görev yaptığım süre içerisinde genci, ihtiyarı, emekli genel müdürü, emekli paşası, öğretmeni, emniyet görevlisi, işçisi, tüccarı ve değişik mesleklerden birçok defineciyle karşılaştım. Bazı define kazılarına bakanlığı temsilen katıldım. Teftişlerim sırasında define dosyalarını tek tek inceledim; Ama bu güne kadar, elinde define haritası veya bir define krokisiyle müracaat ederek define kazısı yapan hiçbir kişinin en ufak bir define parçası dahi bulduğuna tanık olmadım.
Define meraklılarının çoğunu, ellerindeki üç beş kuruşu, çoluk çocuklarının rızıklarını bu merakları uğruna toprağa gömmemeleri konusunda uyarıp, nasihat ettim; Ama bu define tutkusu öyle bir hastalık imiş ki; bu nasihatlerden nasibini alan pek çıkmadı. Define tabir edilen altın ve gümüş, toplu para bulunmuyor mu? Elbette bulunuyor; ama bir harita veya kroki yardımıyla değil, tamamen tesadüf. Genelde belediyelerin yaptığı kanalizasyon çalışmaları sırasında veya yollar açılırken bulunan birçok define vardır. Diyarbakır’da Melik Ahmet Caddesi’ndeki kanalizasyon çalışmasında, küp içerisinde yaklaşık 3 bin adet altın para, Samsun İlkadım Belediyesi’nin bir kazı çalışmasında da özellikle altın takılardan oluşan birçok kıymetli eser bulunmuştu.
Definecilerin ellerindeki harita veya kroki ile define bulamamalarının nedeni bunların hayali olmasıdır. Yani bu haritalar yahut krokiler birilerini yanıltmak üzere o bölgeyi iyi bilenler tarafından çizilmektedir. Bu çizimler genellikle para karşılığında define hastalarına ve henüz bu hastalığa yakalanmamış olan define meraklılarına satılmakta, bazen de sırf o kişiye eziyet vermek amacı da güdülebilmektedir. Özellikle yurt dışından gelen haritalarda bu husus rahatlıkla sezilmektedir.
Harita veya krokiler dışında bir de; o bölgede vaktiyle yaşamış olan çok zengin bir kişi veya bir eşkıyanın hayat hikâyesinin abartılı olarak hikâye edilmesi ve bu hikâyenin zamanla kulaktan kulağa aktarılırken, araya, bu kişilere ait gizli hazinelerin de bulunabileceği konusunun girmesi ile bazı saf define meraklılarının hikâyede geçen defineyi aramaları şeklinde de olabilmektedir.
Definecilerin ellerinde, define haritasının yanı sıra, define kazısı yapılacak yerde bulunan şekillerin ne anlama geldiğini gösteren yazılar bulunmaktadır. Definecilerden birinin bana verdiği bu açıklamalara göre; şayet taşın üzerinde haç işareti varsa mezarlıkta altın vardır, şayet kayada deve resmi varsa ve deve ayakta ise define 10 adım ileride, oturuyorsa 21 adım ileride, arkaya bakıyorsa 10 adım baktığı tarafta, çanı varsa çanın içinde, yem yiyorsa ağzındadır. Köpek ayağı resmi varsa define 15 adım önündedir.
Ayrıca; kayalar üzerine veya taşlara, ağaçlara çizilmiş olan şekillerin ne anlama geldiği ve define bulunan yere doğru kaç adım atılacağı da kâğıtlar üzerine çizilmiş ve hatta define meraklılarını yanıltmak için, bazı şekillerin yanına Arap harfleri veya Latin harfleri ile anlamsız yazılar yazılmıştır.
Definecilerin elindeki harita ve krokilerin gerçek dışı olduğunu define arayanlara kabul ettirmek çok zordur. Zira kendilerini bu işe öylesine kaptırmışlardır ki hiç kimseyi dinleyecek durumda değillerdir. Tek emelleri kazı yapıp defineyi bulmaktır. Define kazısı yapılıp hiçbir şey çıkmadığını gördüklerinde bile bunu ellerindeki haritanın sahteliğine bağlamamakta, genellikle: “Bizden önce birileri gelip burayı kazıp defineyi almış” demekte, bazen de; “Kazı sırasında gerekli duaları okumadık”, ya da “toprağın üzerine horoz kanı akıtmadık, bu nedenle define toprağa dönüştü” veya “cinler definenin üzerine oturduğu için defineyi göremedik” gibi sözler söyleyerek haritanın gerçek olduğu yolundaki inançlarını sürdürmektedirler.
Define merakı zamanla bir tutku halini almakta ve kumar tutkusu gibi atlatılması zor bir hastalık gibi kişiyi sarmaktadır. Bu tutku maalesef birçok kişinin elindeki avucundaki üç beş kuruşu bu yolda harcayarak ailesini mağdur etme raddesine kadar gelmektedir. Define meraklıları genelde saf, dürüst ve hayalperest insanlardır. Bu kişilerin saflıklarından istifade eden bazı açıkgözler de bunları rahatlıkla kandırabilmekte ve onlara para karşılığı define haritası veya krokisi satmaktadır. Define meraklılarının harcamaları bununla kalmamaktadır. Define kazısı yapabilmek için bazen kazı yapılacak yerin mülkiyetini elinde bulunduran kişiye para ödemekte ve kazı için gerekli olan işçi ve malzeme gideri ile kazıda resmi olarak görevlendirilecek kişilerin harcırahlarını da karşılamak zorunda olduklarından büyük masraflara girmektedirler. Bazen, henüz define kazısı tamamlanmadan paraları bittiği için başkalarından borç alanlar veya görevlilere ve işçilere; “Ne olursunuz bugünden sonraki kazılar için bizden yevmiye almayın” diyenler de çıkmaktadır.
Bazı define meraklıları ise kendilerine satılan bu haritaların gerçekliğine tam olarak inanmasalar bile “Ya tutarsa” misali define arama işine kalkışmaktadırlar. Kimi defineciler de kendilerine ortak bulmaktadır. Ortak olarak define kazısına katılan kişilerle yaptığım görüşmelerde; bunların bazılarının define çıkacağına inanmadıklarını ancak macerayı sevdikleri için, sırf macera olsun diye define kazısına iştirak etmekte olduklarını öğrendim.
Bu define işine kendisini kaptıran birçok kişinin ruh sağlığının bozulduğu ve hatta define bulamadığı için üzüntüsünden ölenler bile olduğu bizzat defineciler tarafından bana anlatılıyordu, nitekim 1973 yılında bu olaylardan birine ben de şahit oldum. Yazımın devamında bu hususa değineceğim.
(DEVAM EDECEK)