Etsiz çiğköfte
Bu kadar da olmaz dediğimiz birçok olayın şu günlerde vaka-ı adiyeden sayılmaya başladığını görüyor, sıra dışının sıradanlığa dönüşmesine tanık olmakla kalmıyor, alışıyoruz da! Geçen yüzyılın son çeyreğinde bir imgesel gelecek tablosu çizsek ve bugünlerde olanları anlatsaydık, uçuk kaçık, abartılı olmakla ve palavra atmakla eleştirilirdik.
Kıyısından köşesinden bilinçlenme istemiyle ideolojik düşünmeye çalışan, en azından çabalayan yeni yetmelerin, büyük bir hınç ve öfkeyle üzerine yönlendirilen gizli ya da açık örgütlü güçlerin saldırılarıyla başak biçer gibi biçildiği dönemler uzak değil.
Darbe dönemleri içinde çok kirli ilişkilerin varlığı hala nesnel bir bakışla araştırılmayı bekliyor. Uzak ya da yakın dönemler birbirinden bağımsız sanılsa da bu günün dünden, yarının bu günden belirlendiği yadsınamaz.
Geçiş dönemlerinde sorumlu tutulan kesimler genellikle gençliktir. Yaşlandıkça çıkarlarına daha düşkün olmaya başlayan ve yetkiyi elinden kaçırmak istemeyen ak saçlılar, kendi gençlerinin kıyım, işkence ve saldırılarına ya ortak olmuş ya göz yumma yoluna gitmiş ya da edilgen kalmayı yeğlemişlerdi.
Az gelişmişliğe ve sömürüye karşı durmak isteyen gençler özgürlük sanısıyla alanlara çıkmış, vakıa özgürlük beklentileri bireysel ve de kitlesel kıyımlarının gerekçesi yapılmıştır.
Politikacı, askeri sivil bürokrasi, çözümü yanlı, kanlı ve sıkı operasyonlarda bulmuş, gençlerini karşıtlık üzerinden yaftalayıp suçlamış, en şedit yöntemleri acımasızca kullanmışlardı.
Kendilerinden sonra ülkenin fikri ve insani sermayesini oluşturacak gençlere günleri dar, gelecekleri haram edilmişti. Yönetenler marifetiyle handiyse genç dimağlara çağının çağdaşı olması yasaklanmıştı. Dönemin egemenleri, bölgemizin sömürgeleştirilmesi senaryolarını din ve milliyet soslarıyla renklendirip (işbirlikçi yerliler eliyle) uygulamaya koymuşlar; yeni kuşaklara geçmişin eskimiş, köhne anlayışlarıyla yetinmeyi dayatarak dikensiz gül bahçesi arayışının siyasi bahçıvanları olmayı başarı bellemişlerdi.
Özgürlük isteyenlerin başını ezip ortalığı ortalamaya bırakmışlar; ideal, etik, nitelik dinlemeden yaşamayı, ne pahasına olursa olsun ikbal kazanmayı, az gelişmiş zekâlarıyla ve yaranma yoluyla en yükseklere tırmanmayı, gerektiğinde yapay mağduriyetlere sığınmayı, kazançta liberal olup inançta muhafazakâr davranmayı öğrenerek ülkenin bu günlerinin temelini atmışlardı.
Eserleri ortada. Ağır aksak giden, ikide bir önü kesilen berkitilmemiş demokrasimizin (kendini koruyamama) zaafından yaralanıp gücü ele geçirenler, oluşturdukları demografi ile özgürlüksüz bir demokrasi oyununun seyircili provasını yapmakta, etsiz çiğ köfte gibi, yerseniz!
Ekleme
Tarihi: 21 Nisan 2022 - Perşembe
Etsiz çiğköfte
Bu kadar da olmaz dediğimiz birçok olayın şu günlerde vaka-ı adiyeden sayılmaya başladığını görüyor, sıra dışının sıradanlığa dönüşmesine tanık olmakla kalmıyor, alışıyoruz da! Geçen yüzyılın son çeyreğinde bir imgesel gelecek tablosu çizsek ve bugünlerde olanları anlatsaydık, uçuk kaçık, abartılı olmakla ve palavra atmakla eleştirilirdik.
Kıyısından köşesinden bilinçlenme istemiyle ideolojik düşünmeye çalışan, en azından çabalayan yeni yetmelerin, büyük bir hınç ve öfkeyle üzerine yönlendirilen gizli ya da açık örgütlü güçlerin saldırılarıyla başak biçer gibi biçildiği dönemler uzak değil.
Darbe dönemleri içinde çok kirli ilişkilerin varlığı hala nesnel bir bakışla araştırılmayı bekliyor. Uzak ya da yakın dönemler birbirinden bağımsız sanılsa da bu günün dünden, yarının bu günden belirlendiği yadsınamaz.
Geçiş dönemlerinde sorumlu tutulan kesimler genellikle gençliktir. Yaşlandıkça çıkarlarına daha düşkün olmaya başlayan ve yetkiyi elinden kaçırmak istemeyen ak saçlılar, kendi gençlerinin kıyım, işkence ve saldırılarına ya ortak olmuş ya göz yumma yoluna gitmiş ya da edilgen kalmayı yeğlemişlerdi.
Az gelişmişliğe ve sömürüye karşı durmak isteyen gençler özgürlük sanısıyla alanlara çıkmış, vakıa özgürlük beklentileri bireysel ve de kitlesel kıyımlarının gerekçesi yapılmıştır.
Politikacı, askeri sivil bürokrasi, çözümü yanlı, kanlı ve sıkı operasyonlarda bulmuş, gençlerini karşıtlık üzerinden yaftalayıp suçlamış, en şedit yöntemleri acımasızca kullanmışlardı.
Kendilerinden sonra ülkenin fikri ve insani sermayesini oluşturacak gençlere günleri dar, gelecekleri haram edilmişti. Yönetenler marifetiyle handiyse genç dimağlara çağının çağdaşı olması yasaklanmıştı. Dönemin egemenleri, bölgemizin sömürgeleştirilmesi senaryolarını din ve milliyet soslarıyla renklendirip (işbirlikçi yerliler eliyle) uygulamaya koymuşlar; yeni kuşaklara geçmişin eskimiş, köhne anlayışlarıyla yetinmeyi dayatarak dikensiz gül bahçesi arayışının siyasi bahçıvanları olmayı başarı bellemişlerdi.
Özgürlük isteyenlerin başını ezip ortalığı ortalamaya bırakmışlar; ideal, etik, nitelik dinlemeden yaşamayı, ne pahasına olursa olsun ikbal kazanmayı, az gelişmiş zekâlarıyla ve yaranma yoluyla en yükseklere tırmanmayı, gerektiğinde yapay mağduriyetlere sığınmayı, kazançta liberal olup inançta muhafazakâr davranmayı öğrenerek ülkenin bu günlerinin temelini atmışlardı.
Eserleri ortada. Ağır aksak giden, ikide bir önü kesilen berkitilmemiş demokrasimizin (kendini koruyamama) zaafından yaralanıp gücü ele geçirenler, oluşturdukları demografi ile özgürlüksüz bir demokrasi oyununun seyircili provasını yapmakta, etsiz çiğ köfte gibi, yerseniz!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.