Gazetecilik zor ama harika bir meslekti(r). Pek çok gencin ‘oyunculuk’ ve ‘müzisyenlik’ gibi cazip mesleklerin yanında bir dönem rüyalarına girer(di)!
Gazeteci hareketliydi. Genel olarak ‘medya’ adı altında toplanan çok sayıdaki ‘mecra’da görev aldığı ya da uzman olduğu alana göre hep araştıran, koşuşturan, yazan, çizen, konuşan biri(ydi).
Bugün, gazetecilik, ajans ve ‘havuz’ sistemi içinde çırpınıp duruyor, boğulmamak için!
Karın tokluğuna…
Mesleğe başladığında çektiği çile çekilecek türden değildir ama sabreder. Spor, siyaset, ekonomi, kültür / sanat, magazin, polis / adliyeye ve daha pek çok alandaki gelişmelerin peşinde koşarken; televizyon ekranında kendini, gazete sayfalarındaki haber ve fotoğraflarda adını görünce her şeyi unutur! Çok zor koşullarda fedakarca çalışır, çalıştırılır. Bunca emek bazen yemek ve yol parası karşılığında yerine getirilir. Şanslı olanlar ise yıllarca asgari ücrete talim eder.
Büyük umutlarla başlayan meslek yolcuğu, uzun süren kadrosuz çalışmalar, düşük maaşa katlanmalar ve basın kartı hayali ile devam eder. Yıllar geçtikçe ‘az ile yetinmeyi’ öğrenen gazeteci; bu kez de işsiz kalmaktan, tazminatının yanmasından korkar…
Yaşanan ekonomik sorunlarla paranın pul olduğu bugünkü ortamda hayat öyle pahalı bir hal aldı ki pek çok gazeteci karın tokluğuna çalışır oldu. Adeta asgari ücrete mahkum olmuş bir gazetecilik mesleğiyle karşı karşıyayız… Bu yüzden, ‘medyanın asgari ücret ayıbı’ ve ‘aç gezen gazeteci’ diye adlandırabileceğimiz bir olumsuz ortam oluştu!
Okul artıyor ama…
2005 yılında ülkemizde 24 iletişim fakültesi vardı. Bu sayı bugün 70’den fazla…
Okul sayısı artıyor ama mesleğe ilgi azalıyor…
Çünkü okulu bitirirken staj yapamayanlar ya da sömürülmeye staj yaparken başlananlar o kadar çok ki. Buna rağmen iletişim fakültelerinden mezun olanlar iş bulamıyor. İş bulsa bile hakkını alamıyor. Dahası, zamanla hakkını alma hayali bile kuramıyor!
Gazetecilerin sayısı ve işsizliğiyle ilgili birçok veri bulunuyor. Ancak pek çok meslektaşımız açısından acı gerçek şu: Gazeteci mutsuz, gazeteci kendisini ve ailesini geçindiremiyor, aç!
Medya değişiyor…
Fotoğraf makineleri ve kameralar kadar kaliteli çekim yapan telefonu cebine koyanın kendini gazeteci sandığı bu ortamda, gazetecilik klasik haliyle hayalleri süsleyen meslek olmaktan çıkarak, teknoloji çılgınlığıyla bir başka boyuta geçti.
Meslek, sosyal medya ve yeni nesil gazetecilik uygulamaları ile para kazanma olanağı sunar gibi oldu. Bu yolla para kazanan az sayıdaki ünlü ismin başarı öyküleri süslüyor şimdi hayalleri. Oysa kazın ayağı öyle değil! Sosyal medya yoluyla bu işten para kazanmanın koşulları çok farklı…
Durum bu olunca asgari ücrete mahkum edilen gazeteciler başka sektörlerde iş aramaya başladı. İş bulan gidiyor. Böyle bir ortamda meslek ahlakı ve ilkesi mi kalır?
Bir de gazeteciliği çıkarları için kullananlar konusu var ki sormayın gitsin...