Orhan Kemal Erkılıç
Köşe Yazarı
Orhan Kemal Erkılıç
 

Değişken hayat…

İnsan, bilgisi arttıkça cehaletinin farkına varır ya büyüdükçe öğrendiğini, öğrendikçe büyüdüğünü zannedenler de geziniyor aramızda! Oysa son nefese kadar öğrenir, öğrendikçe şaşırır, şaşırdıkça üzülür, sevinir kişi… Onlu yaşlar çocukça, yirmili yaşlar ‘deli’ kanlı, otuzlu yaşlar iş / eş, çoluk / çocuk telaşıyla geçip de kırklı yaşlar olgunluğuna varıldığında, başta esen kavak yelleri diniyor ve başka bir iklimin hava koşullarında yaşamaya başlıyor insan… Hissiyatı bile karışıyor kişinin! İnanılan, öğrenilen bulanıklaşırken kalpteki sızı ve hayret edişlerin yerini gerçekçilik alıyor… Değişiyoruz fakat… Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir gerçeği hayatın her alanında görülürken küçücük bir nokta bile olmadığımız evrende biz mi değişmeyeceğiz? Değişiyoruz elbette… Vardığımız nokta ya koca bir boşluk oluyor ya da avuntularımız… “Çok param var” diyor biri, diğeri işiyle övünüyor… Bir başkası yanındakinin güzelliğine, yakışıklılığına ya da parasına kanmışlıkla kandırıyor kendini. Bir diğeri hayallerini yitirmişlik perişanlığında… Çabası yok, parası yok, umudu yok… Böyle bir ortamda unutmayanlar, bir yerlerde takılmış kalmışlar, düne dair muhasebenin hesabını, bedelini ödeyenler var hem de fena halde… Öteki batmış yalanın, dolanın, hilenin binbir çeşidine. Evet, çeşit çeşidiz, her birimiz ayrı bir rengiz! İnsanı insan olduğu için sevmek miras kalmışsa babadan, göz göre göre duyduğun yalan bile incitmiyor; insandır demeyi öğreniyorsun. Dosta pirdaş, arkadaşa yoldaş oluyorsun kırmadan, dökmeden. Yaralarını sarmayı öğreniyorsun. Bakıyorsun, kimilerinin baktığını fakat görmediğini görüyorsun…  Karmakarışık… İnsan öleceğini bile bile nasıl da hırslanıyor, nasıl daha hızlanıyor ve nasıl daha fazlasını istiyor; hepsi insanlığından, zayıflığından. Duyguları, düşünceleri, hayalleri elerken, eleğin üstünde kalanlar yorgunluğa bulanmış suskunluk, dinginliğe ulaşmış coşku, unutulmuşluğa yüz tutmuş özlem, yalana dolanmış doğrular da ise başka bir ruh haline bürünüyor insan. Hayat… Kimine hüzünbaz, kimine seyirbaz, kimine vurdumduymaz… Sağlıcakla…
Ekleme Tarihi: 27 Ocak 2022 - Perşembe

Değişken hayat…

İnsan, bilgisi arttıkça cehaletinin farkına varır ya büyüdükçe öğrendiğini, öğrendikçe büyüdüğünü zannedenler de geziniyor aramızda! Oysa son nefese kadar öğrenir, öğrendikçe şaşırır, şaşırdıkça üzülür, sevinir kişi… Onlu yaşlar çocukça, yirmili yaşlar ‘deli’ kanlı, otuzlu yaşlar iş / eş, çoluk / çocuk telaşıyla geçip de kırklı yaşlar olgunluğuna varıldığında, başta esen kavak yelleri diniyor ve başka bir iklimin hava koşullarında yaşamaya başlıyor insan… Hissiyatı bile karışıyor kişinin! İnanılan, öğrenilen bulanıklaşırken kalpteki sızı ve hayret edişlerin yerini gerçekçilik alıyor… Değişiyoruz fakat… Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir gerçeği hayatın her alanında görülürken küçücük bir nokta bile olmadığımız evrende biz mi değişmeyeceğiz? Değişiyoruz elbette… Vardığımız nokta ya koca bir boşluk oluyor ya da avuntularımız… “Çok param var” diyor biri, diğeri işiyle övünüyor… Bir başkası yanındakinin güzelliğine, yakışıklılığına ya da parasına kanmışlıkla kandırıyor kendini. Bir diğeri hayallerini yitirmişlik perişanlığında… Çabası yok, parası yok, umudu yok… Böyle bir ortamda unutmayanlar, bir yerlerde takılmış kalmışlar, düne dair muhasebenin hesabını, bedelini ödeyenler var hem de fena halde… Öteki batmış yalanın, dolanın, hilenin binbir çeşidine. Evet, çeşit çeşidiz, her birimiz ayrı bir rengiz! İnsanı insan olduğu için sevmek miras kalmışsa babadan, göz göre göre duyduğun yalan bile incitmiyor; insandır demeyi öğreniyorsun. Dosta pirdaş, arkadaşa yoldaş oluyorsun kırmadan, dökmeden. Yaralarını sarmayı öğreniyorsun. Bakıyorsun, kimilerinin baktığını fakat görmediğini görüyorsun…  Karmakarışık… İnsan öleceğini bile bile nasıl da hırslanıyor, nasıl daha hızlanıyor ve nasıl daha fazlasını istiyor; hepsi insanlığından, zayıflığından. Duyguları, düşünceleri, hayalleri elerken, eleğin üstünde kalanlar yorgunluğa bulanmış suskunluk, dinginliğe ulaşmış coşku, unutulmuşluğa yüz tutmuş özlem, yalana dolanmış doğrular da ise başka bir ruh haline bürünüyor insan. Hayat… Kimine hüzünbaz, kimine seyirbaz, kimine vurdumduymaz… Sağlıcakla…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.