Ne kadar anlamlı rastlantı değil mi? Cumhuriyetimizin kurulduğu günlerde, takvimlerin 6 Eylül 1924’ü gösterdiği süreçte, Bartın ovasının verimli topraklarında, o günün İlkel koşullarında, hem de “taş baskı” yöntemiyle bir gazete doğuyor.
‘BARTIN’ adını taşıyan bu gazete Türkiye ve Bartın sevdalısı Cemal Aliş tarafından yayımlanıyor. Önce Cemal Aliş, sonra Ahmet Kemal Aliş ve daha sonra oğul Esen Aliş...
Cumhuriyet rejimini ,Demokrasiyi,insan haklarını ve basın özgürlüğünü ilke edinerek, her daim inandıkları değerlerden ödün vermeyerek,karşılaştıkları cümle haksızlıklara karşı çelik gibi direnerek,hiçbir tehdide boyun eğmeyerek .. Daha da önemlisi her dönemde giderek ağırlaşan ekonomik zorluklara göğüs gererek ..
Özetle, Türkiye’nin en eski 2.gazetesi olarak yayımını tam bir asırdır sürdürüp Anadolu basınında eşi benzeri az görülür bir başarı hikayesini yazarak.
Evet,’Aliş’ ailesinin bu özverili gazetecileri, BARTIN Gazetesini Türkiye yüzyılında 100.yıla taşıyarak isimlerini basın tarihimize altın harflerle yazdırmışlardır.
Sözümün burasında Cumhuriyetimizle yaşıt bir gazeteyi bir asır boyu bugünlere taşıdıkları için merhum Cemal Aliş ile Ahmet Kemal Aliş’i rahmetle anıyor, değerli meslektaşım Esen Aliş’i de yürekten kutluyorum.
**
Bizim Anadolu’da bir söz vardır.
Derler ki,”Soğanın acısını yiyen bilmez, doğrayan bilir.”
Bunu şunu ifade etmek için söylüyorum.
Muhabirlikten gazete yöneticiliği ve sahipliğine kadar yerel medyanın her kademesinde çalışmış, Anadolu basınının bütün sorunlarını iliklerine kadar yaşamış bir basın mensubu olarak ben de YOZGAT kentinde 50.yılına merdiven dayayan YOZGAT gazetesinde yarım asırdır yerel gazetecilik soğanını doğrayarak ömür tüketmekte olan bir gazeteciyim.
Demek istiyorum ki, Anadolu’da uzun yıllar gazete yayınlamanın ömür törpüsü olduğunu bilen biriyim.
BARTIN’da ise durum daha farklı.. ‘Aliş’ ailesinin üç kuşak gazeteci kahramanları da aynı soğanı doğrayarak, bir türlü sona ermeyen sorunlarla, inanılmaz özverileriyle daha doğrusu o acıyı bal eyleyerek ve ömürlerini BARTIN için törpüleyerek bu işi 100 yıldır sürdürmekte.
Bilmem hiç merak ettiniz mi ?
“ Uzun soluklu ve başarılı yayımlarıyla Üniversitelerde tez konusu olan bu gazete 100 yıldır nasıl yaşamakta? ” diye.
Hemen ilave etmeliyim. Anadolu’da yayımlanan ‘BARTIN’ ve ‘BARTIN’ gibi uzun ömürlü yerel gazetelerin üç tür yaşam kaynağı vardır.
Bunlardan biri, taşradaki gazete yöneticilerinin yüreğinde ömür boyu sönmeyen meslek aşkı.
İkincisi, hiç tükenmeyen güçlü bir sabır sermayesi..
Ekonomik yönden de resmi + özel ilan, abone veya traj gelirleri.
BARTIN gazetesinin gelir yapısına baktığımızda Resmi ilan yayınlamadığını görüyoruz.Yaklaşık 1000- 1500 dolayında abone ve bir miktarda özel ilanlar.Ama abone ve özel ilanlar da gazetenin yayım ve posta masraflarını zar-zor karşılıyor.Bütçe açık verdiğinde oluşan zarar, Esen Aliş’in kitabevinden sübvanse ediliyor.. Sn. Esen Aliş BARTIN’ı yaşatmak için üste de finansmanını sağlıyor.
Uzun lafın kısası,
Bence, BARTIN gazetesinin 100 yıllık yaşam sürecinin ve felsefesinin altında yatan gerçek şudur :
Gazeteci ‘Aliş’ler’in Bartın’a, Bartınlılara ve okurlarına hizmet aşkı
İki kuşaktan üçüncü kuşağa devredilen güçlü sabır sermayesinin mirası..
Yeri geldiğinde Kitabevinin bütçesinden BARTIN’a can suyu aktarma fedakarlığı..
Bu devirde böylesine gazetesini 100 yıla ulaştıran meslek aşkını,hiç tükenmeyen sabır sermayesini,çileyi bal eyleyen iradeyi,yıllardır bedavaya emek harcamayı ,inanılması zor özveri örneklerini hangi sektörde ve hangi meslekte görebilmek mümkündür?
**
Günümüzde Medyanın önemli bir bölümünün giderek kirlendiği ve itibar erozyonuna uğradığı, ilkesel olarak sadece resmi ilan pastasından yararlanmak,haksız çıkar ve itibar edinmek amacıyla meslek dışı sermayedarlar tarafından yayımlanan korsan gazetelerin artık birer birer kaybolmaya yüz tuttuğu bir dönemde BARTIN gazetesinin gazetecilik mesleğinin etik değerlerine sadık kalarak yüz akıyla 100 yıl ayakta kalabilme başarısını can-ı gönülden alkışlıyorum.
BARTIN gazetesi sadece 100.yılına ‘Dalya’ diyebilen bir gazete değildir.
O,hem BARTIN’ın, hem de ANADOLU medyasının onurlu markasıdır.
Ve aynı zamanda da Ulu Çınarı…
Bugün tüm BARTIN’lıları da gönülden kutluyorum.
Niçin mi?
BARTIN gazetesi gibi,ciddi,nitelikli ,seviyeli,ödüllü ve geleceğe Cumhuriyet’le birlikte yürümekte olan onurlu bir gazeteye yıllar boyu hem sahip çıktıkları ve hem de sahip oldukları için..
Nice yıllara BARTIN gazetesi…