Ömer Şan
Köşe Yazarı
Ömer Şan
 

Atatürk, Ankara, Cumhuriyet!

27 Aralık 1919, sadece Türkiye ve Cumhuriyet için değil Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Nitekim Mustafa Kemal, Anadolu’daki kurtuluş mücadelesini örgütlemek adına İstanbul'dan yola çıkarak, 19 Mayıs’ta Samsun’dan başlayarak, Amasya Tamimi, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi’nden sonra, Kurtuluş Savaşı'nın merkez üssü olan Ankara'ya ulaştı. Bu tarih, sadece bir askeri harekâtın değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmaya başlandığı, yeni ve ebedi bir devletin kurulduğu gündür. Atatürk'ün Ankara'ya gelişi, Kurtuluş Savaşı'nın yönetim merkezinin buraya taşınmasıyla, Anadolu'nun bağımsızlık mücadelesine öncülük eden bir simge haline gelmiştir. Başkent Oluşun Anlamı Ankara'nın başkent olarak seçilmesi, Atatürk'ün geniş görüşlülüğünün en önemli adımlarından biridir. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından, İstanbul’un zayıf yönetimi ve işgal altında olması, yeni bir merkez arayışını doğurmuştur. Ankara'nın, hem coğrafi hem de stratejik olarak sunduğu avantajlar, Atatürk ve silah arkadaşlarını burada birleştirici bir başkent kurma düşüncesine yönlendirmiştir. Ankara, İstanbul’un geçmişinden bağımsız, yeni bir başlangıcı simgeliyordu. Atatürk'ün 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelişi, yalnızca bir başkentin seçilmesi değil, aynı zamanda Laik ve Demokratik Cumhuriyet’in temellerinin atılması anlamına geliyordu. İstanbul'dan farklı olarak, Ankara'nın coğrafi konumda iç bölgede yer alması, düşman işgalinden uzak bir yerleşim oluşu ve halkın direncinin güçlü olması, bu kararı pekiştiren unsurlardandı. Laik ve Demokratik Cumhuriyetin Temelleri Atatürk'ün Ankara'ya gelişi, aynı zamanda Cumhuriyet’in inşa sürecinin başladığının da bir işaretidir. Atatürk, Anadolu'da başlattığı Kurtuluş Savaşı ile halkın egemenliğini savunmuş, bu süreçte halkı bilinçlendirmiştir. Ankara, bu mücadelenin merkezi olmanın ötesinde, Atatürk’ün laik, demokratik ve halk egemenliğine dayalı bir Cumhuriyet kurma yolundaki kararlılığının simgesi olmuştur. Cumhuriyetin ilanından önce, 1920'lerde Atatürk, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) kurarak, halk iradesini esas alacak bir yönetim anlayışının temellerini atmıştır. Bu süreç, sadece bir siyasi değişim değil, aynı zamanda toplumsal yapının köklü bir biçimde dönüşmesi anlamına geliyordu. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Atatürk; padişahın mutlak egemenliğinden halk egemenliğine geçişi, feodal yapıları yıkmayı ve toplumu modern bir hukuk, eğitim ve toplumsal eşitlik anlayışıyla yeniden şekillendirmeyi amaçlamıştır. 27 Aralık, Geleceğe Miras 27 Aralık 1919, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinde kritik bir dönüm noktasıdır. Atatürk'ün Ankara'ya gelişi, sadece bir askeri zaferin simgesi değil, aynı zamanda halkın bağımsızlık mücadelesinin ve yeni bir devletin kurulmasının müjdecisidir. Bu tarih, Laik ve Demokratik Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı, halk iradesinin ön plana çıktığı ve Türkiye’nin modernleşme yolunda önemli adımlar attığı bir dönemin başlangıcıdır. Ankara, Atatürk'ün uzak görüşlülüğüyle şekillenen Laik Demokratik Cumhuriyet’in başkenti olarak, bugün hala ülkenin siyasi, kültürel ve toplumsal yapısının kalbinde yer almaktadır. Bu anlamlı günün 105. yılında, Atatürk’ün bizlere miras bıraktığı Laik, Demokratik ve Çağdaş Cumhuriyet ilkelerine sahip çıkmak, her birimizin ortak sorumluluğudur. 27 Aralık, sadece bir tarihten çok, Türkiye'nin modernleşme yolundaki kararlılığının simgesi olmaya devam ediyor ve edecektir.
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2024 - Cumartesi

Atatürk, Ankara, Cumhuriyet!

27 Aralık 1919, sadece Türkiye ve Cumhuriyet için değil Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır.

Nitekim Mustafa Kemal, Anadolu’daki kurtuluş mücadelesini örgütlemek adına İstanbul'dan yola çıkarak, 19 Mayıs’ta Samsun’dan başlayarak, Amasya Tamimi, Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi’nden sonra, Kurtuluş Savaşı'nın merkez üssü olan Ankara'ya ulaştı.

Bu tarih, sadece bir askeri harekâtın değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmaya başlandığı, yeni ve ebedi bir devletin kurulduğu gündür.

Atatürk'ün Ankara'ya gelişi, Kurtuluş Savaşı'nın yönetim merkezinin buraya taşınmasıyla, Anadolu'nun bağımsızlık mücadelesine öncülük eden bir simge haline gelmiştir.

Başkent Oluşun Anlamı

Ankara'nın başkent olarak seçilmesi, Atatürk'ün geniş görüşlülüğünün en önemli adımlarından biridir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından, İstanbul’un zayıf yönetimi ve işgal altında olması, yeni bir merkez arayışını doğurmuştur. Ankara'nın, hem coğrafi hem de stratejik olarak sunduğu avantajlar, Atatürk ve silah arkadaşlarını burada birleştirici bir başkent kurma düşüncesine yönlendirmiştir. Ankara, İstanbul’un geçmişinden bağımsız, yeni bir başlangıcı simgeliyordu.

Atatürk'ün 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelişi, yalnızca bir başkentin seçilmesi değil, aynı zamanda Laik ve Demokratik Cumhuriyet’in temellerinin atılması anlamına geliyordu. İstanbul'dan farklı olarak, Ankara'nın coğrafi konumda iç bölgede yer alması, düşman işgalinden uzak bir yerleşim oluşu ve halkın direncinin güçlü olması, bu kararı pekiştiren unsurlardandı.

Laik ve Demokratik Cumhuriyetin Temelleri

Atatürk'ün Ankara'ya gelişi, aynı zamanda Cumhuriyet’in inşa sürecinin başladığının da bir işaretidir. Atatürk, Anadolu'da başlattığı Kurtuluş Savaşı ile halkın egemenliğini savunmuş, bu süreçte halkı bilinçlendirmiştir. Ankara, bu mücadelenin merkezi olmanın ötesinde, Atatürk’ün laik, demokratik ve halk egemenliğine dayalı bir Cumhuriyet kurma yolundaki kararlılığının simgesi olmuştur.

Cumhuriyetin ilanından önce, 1920'lerde Atatürk, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) kurarak, halk iradesini esas alacak bir yönetim anlayışının temellerini atmıştır. Bu süreç, sadece bir siyasi değişim değil, aynı zamanda toplumsal yapının köklü bir biçimde dönüşmesi anlamına geliyordu. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Atatürk; padişahın mutlak egemenliğinden halk egemenliğine geçişi, feodal yapıları yıkmayı ve toplumu modern bir hukuk, eğitim ve toplumsal eşitlik anlayışıyla yeniden şekillendirmeyi amaçlamıştır.

27 Aralık, Geleceğe Miras

27 Aralık 1919, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinde kritik bir dönüm noktasıdır. Atatürk'ün Ankara'ya gelişi, sadece bir askeri zaferin simgesi değil, aynı zamanda halkın bağımsızlık mücadelesinin ve yeni bir devletin kurulmasının müjdecisidir. Bu tarih, Laik ve Demokratik Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı, halk iradesinin ön plana çıktığı ve Türkiye’nin modernleşme yolunda önemli adımlar attığı bir dönemin başlangıcıdır.

Ankara, Atatürk'ün uzak görüşlülüğüyle şekillenen Laik Demokratik Cumhuriyet’in başkenti olarak, bugün hala ülkenin siyasi, kültürel ve toplumsal yapısının kalbinde yer almaktadır.

Bu anlamlı günün 105. yılında, Atatürk’ün bizlere miras bıraktığı Laik, Demokratik ve Çağdaş Cumhuriyet ilkelerine sahip çıkmak, her birimizin ortak sorumluluğudur.

27 Aralık, sadece bir tarihten çok, Türkiye'nin modernleşme yolundaki kararlılığının simgesi olmaya devam ediyor ve edecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.