VALİ BEY

[simple-author-box] Yaptığı işin erbabı olmak başka, efsanesi olmak bambaşkadır… Efsane noktasına ulaşmak, dilden dile anlatılmak, geride yüzlerce eser bırakmak, “Ya ne iyi adamdı, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korurdu. Önce devletim derdi” dedirtebilmek her kula nasip olmaz. Vali Bey kitabı Saygı Öztürk’ün, “hem ağladım, hem yazdım” ara başlığıyla Doğan Yayıncılık tarafından yayımlanan “Vali Bey” kitabı, bu özelliklere uygun en önemli kitaptır. Ara başlıktaki, “Hem ağladım, hem yazdım” ifadesi önemli. Nasıl ağlamasın ki, yazdığı kişi ağabeyi Refik Arslan Öztürk. Böyle bir kardeşe dostları, arkadaşları ağlıyorken kardeşinin hüngür hüngür ağlaması kaçınılmazdır. Menendi yoktu Kitaptaki duygusallık dışa vurmuş ve kimi zaman hüngür hüngür bazen için için ağlamış ama kitabı tamamen objektif olarak yazmış Saygı Öztürk. “Neyse o” derler ya aynen öyle… Eksiği var, bir kelime fazlası yok. Valiyken yaptığı bir yerin çimentolarını sabahın erken vaktinde sulayan, Şeyh Edebali Türbesi’nin onarımında çimento taşıyan bir Vali duydunuz mu? İşte o Vali Refik Arslan Öztürk’tür. ‘Vali Bey’ kitabında, bir idarecinin isterse neler yapabileceği, fedakarlığı şapka çıkartılır boyutlara taşıyabileceği görülür. Hani “duy da inanma” derler ya, o türden ama siz okuduklarınızın hepsine inanın ve bir “helal olsun” deyin. Çünkü kitapta makam arabasına binmeyen, toplantılara otobüsle giden Vali’ye tanık oluyorsunuz. Duygu yüklüydü Yüce Allah’ım öbür dünyada yaptıklarının mükafatını bahşedecektir. Nurlar içerisinde yatsın. Canım arkadaşım, can kardeşim seni anlatmak için sayfalar kifayetsiz kalır. Canımız, kardeşimiz Saygı’nın yazdığı kitap malum olmuştur sana… Dile gelseydin söyleyeceğin cümle şu olurdu eminim: “Zahmet etmişsin eline sağlık, neden kendini yordun canım kardeşim.” İşte sen bu denli duygu yüklü bir insandın.