Melek Emre'm…
Her şeyin bir ilki vardır. Konusuna göre değişen ilkler. ''Lösemili Çocuklar Haftası''nda bir tesadüfle başlayan Ankara Tıp Fakültesi Onkoloji Servisi’ndeki anılarımın vesilesi ''Ben gidemiyorum, bu eşyaları sen götürür müsün'' diyen Bilgem'di.
Onkoloji Servisi Çocuk Bölümü ziyaretlerim bu teklif ile başladı. 3 yıl girdim o kapıdan, heyecan ve mutlulukla. Halbuki öyle hastaydılar ki. Melek adını taktığım anneleri başlarında ve bana umutla bakan gözler…
İşte onlardan biriydi Emre'm. Aletlere bağlı, 1 metrekarelik yerde top bile oynayabilen, minicik seccadesini serip namazını kılan ve o namazda bana dua eden 5 yaşındaki Emre'm.
'Bugün günlerden Emre' deyip yola çıkışlarımın üzerinden koskoca 4 yıl geçmiş. Hastanenin asansöründen inip 3'üncü katın salonuna girince, cennet geliyordu aklıma. Neden mi? Türkiye'mizin dört bir yanından gelen 'Analar' vardı ve tek amaçları yavrularıydı. Hırs, lüzumsuz istekler, dedikodu yok, odaların kapılarını açınca sevinen yürekler.
Emre ile yaşadıklarımı sayfalar almaz.
‘O bana mutluluğu öğreten çocuk’, desem hislerimi ne kadar ifade edebilirim bilmiyorum. Melek Emre'm huzurlu dünyasında şimdi. Bana dualarını bırakarak, sessizce bir akşamüstü süzülüp gitti. Ama ‘Mutluluğun resmini çizebilen çocuk’ olarak yüreğimde kalacak hep.
Yaşamak, insanlara dokunarak yaşamak, bakmak görerek bakmak, göremezsek anlayamayız, anlamadan da yaşıyoruz diyemeyiz. İşte o zaman devreye ön yargılarımız girer.
Tüm hastaneleri biliriz ama içinde neler yaşanıyor hiç düşünmeyiz. Siz hiç iki çocuğu ile 8 sene bir hastane odasında, yaşlı gözlerle gülen bir anne gördünüz mü? O kadar çok ki. Yaşanması gerekenleri yaşıyorlar onlar.
İşte bu nedenlerle Cebeci Tıp Fakültesi Onkoloji Çocuk Bölümü 3'üncü katında asansörden inince 'Cennet' karşılıyordu beni.
Sağlıkla kalalım...
Ekleme
Tarihi: 04 Kasım 2021 - Perşembe
Melek Emre'm…
Her şeyin bir ilki vardır. Konusuna göre değişen ilkler. ''Lösemili Çocuklar Haftası''nda bir tesadüfle başlayan Ankara Tıp Fakültesi Onkoloji Servisi’ndeki anılarımın vesilesi ''Ben gidemiyorum, bu eşyaları sen götürür müsün'' diyen Bilgem'di.
Onkoloji Servisi Çocuk Bölümü ziyaretlerim bu teklif ile başladı. 3 yıl girdim o kapıdan, heyecan ve mutlulukla. Halbuki öyle hastaydılar ki. Melek adını taktığım anneleri başlarında ve bana umutla bakan gözler…
İşte onlardan biriydi Emre'm. Aletlere bağlı, 1 metrekarelik yerde top bile oynayabilen, minicik seccadesini serip namazını kılan ve o namazda bana dua eden 5 yaşındaki Emre'm.
'Bugün günlerden Emre' deyip yola çıkışlarımın üzerinden koskoca 4 yıl geçmiş. Hastanenin asansöründen inip 3'üncü katın salonuna girince, cennet geliyordu aklıma. Neden mi? Türkiye'mizin dört bir yanından gelen 'Analar' vardı ve tek amaçları yavrularıydı. Hırs, lüzumsuz istekler, dedikodu yok, odaların kapılarını açınca sevinen yürekler.
Emre ile yaşadıklarımı sayfalar almaz.
‘O bana mutluluğu öğreten çocuk’, desem hislerimi ne kadar ifade edebilirim bilmiyorum. Melek Emre'm huzurlu dünyasında şimdi. Bana dualarını bırakarak, sessizce bir akşamüstü süzülüp gitti. Ama ‘Mutluluğun resmini çizebilen çocuk’ olarak yüreğimde kalacak hep.
Yaşamak, insanlara dokunarak yaşamak, bakmak görerek bakmak, göremezsek anlayamayız, anlamadan da yaşıyoruz diyemeyiz. İşte o zaman devreye ön yargılarımız girer.
Tüm hastaneleri biliriz ama içinde neler yaşanıyor hiç düşünmeyiz. Siz hiç iki çocuğu ile 8 sene bir hastane odasında, yaşlı gözlerle gülen bir anne gördünüz mü? O kadar çok ki. Yaşanması gerekenleri yaşıyorlar onlar.
İşte bu nedenlerle Cebeci Tıp Fakültesi Onkoloji Çocuk Bölümü 3'üncü katında asansörden inince 'Cennet' karşılıyordu beni.
Sağlıkla kalalım...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.