Bugünkü konuğum Ressam-Yazar- Sanat Kuramcısı Emrah Emir ile harika bir söyleşi yaptık. ''Ben suyu bulandırırım'' diyen sanatçımızı tanımak zevk oldu benim için. Emrah Emir 1987 Çukurova doğumlu. Üniversiteye kadar tüm eğitimini Çukurova'da tamamlayıp ardından resim sanatına ağırlık vererek lisans ve yüksek lisansını Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Anasanat Dalında tamamladı. Şu an ise doktora aşamasında. Emrah Emir ne tarz çalışmalar yapıyorsunuz, kurgu süreciniz nasıl başlıyor? Sanatı kalıplara sokmak istemiyorum ama illa bir şey söylemek gerekiyorsa, ben Neorealist çalışmalar yapıyorum. Eserlerimi ''Karanlık Sanat'' adına üretiyorum. Resimlerimi tane tane değil, konsept olarak çalışıyorum. Öncelikle bir manifesto hazırlıyorum. İçeriği nedir?  Ben buna piramit diyorum. İkinci kısma geldiğim zaman mitolojik mi, sosyolojik mi teknik olarak nasıl çalışacağımı planlıyorum.  En üst basamakta ise Emrah Emir o resme nasıl bakıyor? Nasıl sunmam gerekiyor, ne tür simge kullanmalıyım, nasıl yaparsam vurucu olur?  Ardından modelle çalışmam başlıyor. Nü modelle çalışmayı destekliyorum.  Nü çalışmalar bizim doğaya ait olduğumuzu hatırlatan yegane unsurdur.  ''Suyu bulandırırım'' diyorsunuz... Ben toplum mühendisi değilim, sanat kuramcısıyım, var olanı bozarım. Suyu bulandırır gerisine karışmam. Daha iyisini inşa etmek felsefecilerin işi. Daha iyisi inşa edilince onu da bozarım. Sanatçının görevi, gerçeği olduğu gibi yansıtmaktır. İnsanı rahatsız etmeyen bir eser duvar süslemesinden ileriye gidemez benim için. İzlerken keyif alırım ama benim bam telime dokunmaz.2012 yılında beri 'Karanlık Sanatlar Teorisi'' adını verdiğim kuram üzerine çalışıyorum. Roman da yazıyorsunuz... Evet roman yazarıyım. Uzmanlık alanım resim sanatı; roman ise bireysel uğraşım. Çok iddialı değilim ama romanlarım beğeniliyor. Hatta bir romanım film yapılmak isteniyor. Romanlarımı pîrim olan Yaşar Kemal'in mantığı ile yazıyorum. Neyi anlattığımdan ziyade, nasıl anlattığı önemli benim için. 2008 yılında yazmaya başladım; bitmesi 2013 yılını buldu. Benim yöntemimle kitap yazma süreci belli bir program dahilinde olmuyor, sancılı bir doğum diyelim. Vakti gelince var oluyor… İlk kitabım ''Delikanlı'' idealist, cesur bir gencin tek kaygısı hayatını önceden önüne konmuş bir hikayenin üzerine kurmamak ama bunun bir bedeli olduğunu bilmeyen bir genci anlatıyorum. İkinci kitabım ''Ayşenur''u ise kadın gözünden anlatmaya çalıştım. Yeni kitabım hazırlık çalışmasında henüz. Tek bir sanatla belli bir kesime ulaşabiliriz. Evrensel anlamda bir sözümüz varsa çeşitli sanatlarla ilgilenmeliyiz. Sevgili Emrah'a bu güzel sohbet için çok teşekkür ederim. Kâh üzüldük kâh güldük. Hayatın içinden her şey vardı. Sağlık ve sanatla kalalım.