[simple-author-box]
Türk Edebiyatının özel bir kişiliğe sahip yazarı Dursun Kuveloğlu edebiyat, insan ve toplum ile kişisel gelişim kategorilerinde eserler yazıyor. 1963 Rize doğumlu olan Kuveloğlu, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunu. Bir süre serbest gazetecilik yaptı. Bundan sonrasını kendisinden dinleyelim.
Gazeteci kökenli olduğunuzu biliyoruz. Roman yazma süreci nasıl ve ne zaman başladı?
Gazetecilik ve Halkla İlişkiler mezunuyum. Reklamcılık alanında staj yaptım. Üniversiteden mezun olduktan sonra bir süre gazetecilik yaptım. Gazeteciliğin bana göre olmadığına karar verip kamu görevine geçtim. Roman yazma sürecinin başlaması aniden gelişen yahut modaya uymanın sonucu değildir. Ortaokul sıralarından itibaren edebiyata, kitaplara ve yazmaya yönelik karşı konulmaz bir ilgim vardı. Ancak otuzlu yaşların sonuna kadar beklemem gerekiyormuş. İlgi yeterli olmuyor. İçinizden bir sesin sizi rahatsız etmesi, dürtüklemesi lazım. Susamak gibi, uykunun gelmesi gibi bir şey! O an geldiği zaman karşı koymanız imkansızdır. Ben de bu imkansızlığa karşı koyamadığım anda yazmaya başladım.
Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Kamu görevim devam ediyor. Bunun yanında roman ve edebiyat dergilerine makaleler yazmaya devam ediyorum. Öte yandan Türk Ocakları Genel Merkez Sanat Edebiyat Kurulu üyesiyim. Son iki yıldır da kurulun başkanlığını yapıyorum. Faaliyetlerimiz arasında yetişkinlere yönelik edebiyat, yazarlık, editörlük ve eleştirmenlik yapan yazarlar topluluğumuz var. Ayrıca, çocuk edebiyatına yönelik çalışmalar yapan Bala Kitap Topluluğumuz mevcut. Sinema, resim ve müzik başta olmak üzere, diğer faaliyetlerimiz kurulumuz çatısı altında devam etmektedir. Amacımız, ülkemizin kültür ve sanat hayatının zenginleşmesinde etkili bir mahfil haline gelmektir.
Sizi, Ney ve Mey isimli romanınızın imza gününde tanımıştım. Roman ile ilgili bilgi verir misiniz?
Evet, teşekkür ederim. Ney ve Mey, yayınlanmış altıncı ve son romanım. Ülkemizde hemen herkesin dilinden düşürmediği ama gerçekte kim ve nasıl biri olduğuna dair çok da fikir sahibi olmadığı Neyzen Tevfik'i konu edinen biyografik bir romandır. Pek çok kişinin ağından Neyzen Tevfik'in çoğu muzır yahut aykırı dizelerini duyarız. Gerçekte bu kadar aykırı, huysuz ve muzır birisi toplumda hoş karşılanmaz. Neyzen Tevfik bunun istisnasıdır. Çok kişiye tanınmayan haklar, ona tanınmış gibidir. Bir bakıma Neyzen Tevfik'e hoşgörü duruşu söz konusudur. Bana göre Neyzen huzursuz, hayatla kavgalı, genel kabullere iltifat etmeyen çağın rint melamisidir. Alkolikliği ve afyonperestliği onun maskesi olmuş. Ney üflemede ise gerçek bir dahi! Hepsi bu kadar mı? Hayır! Ben maskeli Neyzen'i değil, o maskenin ardındaki dertli, dünya malına ve makamına eyvallahı olmayan, garip gureba dostu büyük bir yüreği doğru okuyup doğru yansıtmaya çalıştım. Okurlardan gelen tepkilere bakılacak olursa bu niyetimin büyük ölçüde gerçekleştiğini söyleyebilirim.
Pandemi sürecinde olduğumuz şu günlerde neler yapıyorsunuz, yeni projeleriniz var mı?
Pandemi denilen küresel salgın, insanları evlerine çekilmeye zorladı. Kendi adıma bu süreçte sıkıldığımı söyleyemem. Gündelik hayatın koşuşturması içerisinde tükettiğimiz zamanın büyük kısmı bize kaldı. Bu sayede uzun zamandır okumak ve yazmak adına kafamdaki planları uygulamaya koymak noktasında bu süreç büyük fırsat oldu. Yaklaşık iki yıl önce başladığım romanımın taslağını bitirdim. Sonbaharda, uygun bir yayınevi çıkması halinde de yayımlatmayı planladım. Roman hakkında küçük bir ipucu vereyim: 1911 Trablusgarp cephesinden başlayarak 1920 yılına kadar, istihbarat örgütlerinin gözünden Osmanlı’nın çöküş yıllarını yazdım. Tarihi bir roman. Pandemi dönemi eseri olarak fena olmayacak gibi görünüyor. Karar elbette ki okurun olacaktır.
Sevgili Dursun Kuveloğlu bu güzel söyleşi için size çok teşekkür ediyorum. “Temiz bir Türkçeyle verilecek her eser, toprakları vatan yapan ve geleceğe taşıyacak olan en temel dayanaktır” dediğiniz gibi sağlık ve kitaplarla kalalım.