Yalçın Gökçebağ ile kazandığımız ressam HÜSEYİN SARTAŞ
[simple-author-box]
Naif Ressam Hüseyin Sartaş, ''Doğayı anlatabilmek için naifim'' diyor. İçimizde taşıdığımız düşüncelerimizin, özlemlerimizin, yitirdiğimiz ya da yok ettiğimiz doğal güzelliklerin resimlerini yapıyor. Sartaş'ın resme başlamasının ilginç bir hikayesi var. Ressam Yalçın Gökçebağ ile değişen bir hayat ve kazandığımız bir ressam Hüseyin Sartaş.
Hüseyin Sartaş sizi tanıyarak başlayalım mı?
1956 yılında Ankara'da doğmuşum. 7 kardeşin en küçüğü benim. İlkokul yıllarında resme olan ilgim öğretmenlerim tarafından fark edilmişti. Ortaokul yıllarımda okulu bırakarak sanayide işe başladım. İşten eve dönünce resim çalışmalarıma devam ediyordum. Askerliğimi bitirdikten sonra çalışmaya başladım. Artık oto kaporta ustası olmuştum. 20 yıl çalıştım. Bu süre zarfında da resimden hiç kopmadım.
Ressam Yalçın Gökçebağ ile yolunuz nasıl kesişti?
Otomobil servisinde çalışan arkadaşım Zerrin Hanım'a bir resim hediye etmiştim. Yalçın Gökçebağ satın almak istediği arabanın bagajında hediye ettiğim resmi görünce 'Bu resmin sahibiyle tanışmak istiyorum' diyor. Tanışmamız bu vesile ile oldu. 'Elinde yapmış olduğun resimler var mı' diye sordu.28 tane resmim olduğunu söyleyince beni evine davet etti. ODTÜ'de hoca ayrıca eleştirmen olan Önder Şenyapılı ile resimlerime bakarak ''Yalçın hazırlan yeni bir sanatçı daha geliyor' diyerek ilk iki sergimi Önder bey ve Yalçın hoca sayesinde açtım. Daha sonra 'Kendi sergini kendin aç' dediler. 1989 yılından itibaren Ankara'da ki atölyemde sergi açıyorum. Ben alaylı bir ressamım. Eğitim almadan, kendiliğimden doğaçlama resim yaptığım için bana (Naif Ressam) adını uygun gördüler. Yalçın Gökçebağ ile başlayan sanat hayatım, benim için yaşam biçimi haline geldi.
Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Çalışmalarımda kendi ülkemi resmetmek istedim. Tarihi yerleri de gelecek kuşaklar için resmettim. Tablolarımda Anadolu'nun kırsal kesiminde yaşayan insanların yaşantılarını, günlük hayattaki uğraşlarını ve hayallerini anlatıyorum. Ankara'nın 25 İlçesini resmettim. İlk Meclis'ten Antkabir'e kadar Ankara'yı birleştirerek panorama şeklinde bir çalışmam var. Ben varoş bir mahallede doğduğum için halkın taban ve tavanını iyi biliyorum. İnsan, hayvan ve doğa benim olmazsa olmazlarımdan. ''Tuvaldeki Türkiye'' isimli programda, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgesini canlı performans olarak resmettiğim belgesel yapıldı.
Şu an neler yapıyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı?
BAAF Bodrum Sanat ve Antika Fuarı'nda, Balaban Sanat Galerisi ile 28 Temmuz-1 Ağustos arası yapılan karma bir sergiye katıldım. Önümüzdeki dönemde ise 1989 yılından itibaren yaptığım tüm eserlerimle, Ankara'da ki atölyemde sergi açmayı planlıyorum. Atölyemde resim çalışmalarıma aralıksız devam ediyorum.
Ben bu güzel söyleşi için sevgili Hüseyin Sartaş'a çok teşekkür ediyorum. İyi ki tanıdım dediğim ressamlardan. Sanat ve sağlıkla kalalım.
Ekleme
Tarihi: 04 Ağustos 2021 - Çarşamba
Yalçın Gökçebağ ile kazandığımız ressam HÜSEYİN SARTAŞ
[simple-author-box]
Naif Ressam Hüseyin Sartaş, ''Doğayı anlatabilmek için naifim'' diyor. İçimizde taşıdığımız düşüncelerimizin, özlemlerimizin, yitirdiğimiz ya da yok ettiğimiz doğal güzelliklerin resimlerini yapıyor. Sartaş'ın resme başlamasının ilginç bir hikayesi var. Ressam Yalçın Gökçebağ ile değişen bir hayat ve kazandığımız bir ressam Hüseyin Sartaş.
Hüseyin Sartaş sizi tanıyarak başlayalım mı?
1956 yılında Ankara'da doğmuşum. 7 kardeşin en küçüğü benim. İlkokul yıllarında resme olan ilgim öğretmenlerim tarafından fark edilmişti. Ortaokul yıllarımda okulu bırakarak sanayide işe başladım. İşten eve dönünce resim çalışmalarıma devam ediyordum. Askerliğimi bitirdikten sonra çalışmaya başladım. Artık oto kaporta ustası olmuştum. 20 yıl çalıştım. Bu süre zarfında da resimden hiç kopmadım.
Ressam Yalçın Gökçebağ ile yolunuz nasıl kesişti?
Otomobil servisinde çalışan arkadaşım Zerrin Hanım'a bir resim hediye etmiştim. Yalçın Gökçebağ satın almak istediği arabanın bagajında hediye ettiğim resmi görünce 'Bu resmin sahibiyle tanışmak istiyorum' diyor. Tanışmamız bu vesile ile oldu. 'Elinde yapmış olduğun resimler var mı' diye sordu.28 tane resmim olduğunu söyleyince beni evine davet etti. ODTÜ'de hoca ayrıca eleştirmen olan Önder Şenyapılı ile resimlerime bakarak ''Yalçın hazırlan yeni bir sanatçı daha geliyor' diyerek ilk iki sergimi Önder bey ve Yalçın hoca sayesinde açtım. Daha sonra 'Kendi sergini kendin aç' dediler. 1989 yılından itibaren Ankara'da ki atölyemde sergi açıyorum. Ben alaylı bir ressamım. Eğitim almadan, kendiliğimden doğaçlama resim yaptığım için bana (Naif Ressam) adını uygun gördüler. Yalçın Gökçebağ ile başlayan sanat hayatım, benim için yaşam biçimi haline geldi.
Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Çalışmalarımda kendi ülkemi resmetmek istedim. Tarihi yerleri de gelecek kuşaklar için resmettim. Tablolarımda Anadolu'nun kırsal kesiminde yaşayan insanların yaşantılarını, günlük hayattaki uğraşlarını ve hayallerini anlatıyorum. Ankara'nın 25 İlçesini resmettim. İlk Meclis'ten Antkabir'e kadar Ankara'yı birleştirerek panorama şeklinde bir çalışmam var. Ben varoş bir mahallede doğduğum için halkın taban ve tavanını iyi biliyorum. İnsan, hayvan ve doğa benim olmazsa olmazlarımdan. ''Tuvaldeki Türkiye'' isimli programda, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgesini canlı performans olarak resmettiğim belgesel yapıldı.
Şu an neler yapıyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı?
BAAF Bodrum Sanat ve Antika Fuarı'nda, Balaban Sanat Galerisi ile 28 Temmuz-1 Ağustos arası yapılan karma bir sergiye katıldım. Önümüzdeki dönemde ise 1989 yılından itibaren yaptığım tüm eserlerimle, Ankara'da ki atölyemde sergi açmayı planlıyorum. Atölyemde resim çalışmalarıma aralıksız devam ediyorum.
Ben bu güzel söyleşi için sevgili Hüseyin Sartaş'a çok teşekkür ediyorum. İyi ki tanıdım dediğim ressamlardan. Sanat ve sağlıkla kalalım.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.