İnsan, kendidir ve fakat yerine göre de başkasıdır!
Biri öldüğünde ölmüş hisseder kendini!
Bugün EGO’nun 80. Kuruluş Yılı münasebetiyle “Basının Gözünden EGO” etkinliği vardı.
Bu güzel programın konuşmacılarından biriydim.
Etkinlik salonundaki değerli meslektaşlarım, ağabeylerim Yılmaz Çamdalı ve Yüksel Işık ile ‘yaş’ muhabbeti yaparken gençlik hissine kapılmış ve bendenizi bu güzel ortama davet eden, Hizmet İyileştirme ve Kurumsal Gelişim Dairesi Başkanı Ayten Gök hanımefendi ile programın ev sahibi EGO Genel Müdürü Nihat Alkaş ve tüm davetlilere ‘yaş’ esprisi yapmıştım!
Yapmaz olaydım!
Etkinliğin, “Basının Gözünden EGO” bölümünün Moderatörü Hürriyet Ankara’dan Murat Yılmaz, konuşmacıları da bendenizle birlikte Anadolu Ajansı muhabiri Ömer Olcay ile Dünya Gazetesi (Nasıl Bir Ekonomi) muhabiri Mehmet Kaya idi…
Harika bir sohbet oldu. Programa renk katan başka güzellikler de vardı…
Programın bizimle ilgili bölümü bitince ayrılmak zorunda kaldık…
Herkes, her şey bekler haber beklemez!
KAHREDEN HABER
İşe / güce, habere / yazıya dalmışken öldüğüm haberini aldım!
Haber şuydu:
- Bir süredir kolon kanseri sebebiyle tedavi gören efsane futbolcu Pele, 82 yaşında hayatını kaybetti.
Sarsıldım!
EGO etkinliğinde anlattığım çocukluk, gençlik yıllarına ilişkin anılarımın tümünün geçtiği Keçiören Ufuktepe’deki yamuk / yumuk alanlarda top koştururken bendenize yakıştırılan unvan ‘Pele’ idi!
Deve nere… demekte haklısınız…
Ancak…
Doğduğum yıl, 1958’de ilk Dünya Kupasını alan Brezilya Milli Takımının yıldızı olan 1962 ve 1970 yıllarında da Dünya Kupası’nı kazanan o takımın en önemli isimlerinden Pele, dünyanın en iyi futbolcularından biriydi…
Evet, o Brezilyalı bir efsane idi…
Ben de mahallenin sıkı topçularındandım!
Yani…
O yıllarda mahallemizin berberi olan ve bugün bile görüştüğümüz Saffet ağabey tarafından bendenize ‘Pele’ lakabının takılması boşuna değildi!
Bendenize bu onuru yaşatan, tam adı Edson Arantes do Nascimento olan Pele yeri doldurulamaz dev bir futbolcuydu…
Ölüm haberini işitince ölmüş gibi oldum!
ÇOK YAŞAYIN…
Bu hisse kapılmama, son yıllarda yitirdiğimiz çok ama pek çok dostun aramızdan ayrılması da sebeptir belki ama ‘Pele’ olmadan başlamayan mahalle maçlarının 50 yıl sonra hatırlattıkları da az şey değildir…
Evet, ben öldüm, siz çok yaşayın!