[simple-author-box]
Sosyolojik bir dünya tahlili...
‘Hakkı var’ derken bizim Hakkı’dan söz etmiyorum. Kastım ‘insan hakkı’.
Evet, doğru tahmin ettiniz! Başlığı tersinden yazdım. Doğrusu: İnsan var, hakkı yok…
İki türe ayrıldık
Bu ifadem, çok gelişmiş ülkelerin az gelişmiş insanları içindir.
Bir de geri kalmış ülkelerin az gelişmiş insanları var ki onlar ne insandır ne de hak sahibi!
Anlatacağım. Hatta sondan başlayayım:
Televizyonu açtınız ve tozun / dumanın, kanın / gözyaşının, açlığın / sefaletin içinde gezinen belli belirsiz silüetler halinde yaşayan, af edersiniz sürünen insana benzer canlılar gördünüz.
Kastım onlar…
Onlar için hak/hukuk değil ekmek/su önemli. Ne yazık ki bunların hiçbiri verilmiyor onlara…
Geri kalmış ülkelerin az gelişmiş insanları dediğim işte onlar.
Çok gelişmiş ülkelerin az gelişmiş insanlarına gelince: Bunlar, hak da bok da benim diyerek ne bulursa yiyen, enine büyüyen yaratıklardır.
Yönetenler de aynı
Bunları yönetenlerin de bunlardan farkı yoktur. Oralarda, “Ben vergi veren bilmem ne ülkesi vatandaşıyım” gibi, sözüm ona bir hesap sorabilme ‘hakkı’ vardır ya yönetenler yönettiklerinden çekindiği için geri kalmış ülkelerin az gelişmişlerine sardırır!
Türkiye’yi de öyle sandıkları olur bazen. Megafonu alıp bağırırlar:
-İnsan haklarııı!
Dönüp bağırırsın:
-Amerika’da, sokak ortasında infaz edilen siyahilere bak…
-Fransa’da dayaktan geçirilen sarı gömleklilere ve tenlerinden, dinlerinden dolayı hor görülen, şiddete maruz kalanlara bak…
-Londra sokaklarında sürüklenen kızlı erkekli gençlere bak…
-İsrail’deki zulme bak…
Bakmazlar, görmezler, duymazlar. Bunlar, “insan maymundan geliyor” diyenleri haklı çıkaran yaratıklardır…
Onlar kim mi?
Onlar:
-Kara Afrika’nın kara talihli insanlarını gemilere doldurup hayvan muamelesi ederek köle yapanlar...
-Onların topraklarına el koyarak tüm ekonomik kaynaklarını insafsızca sömürenler...
-Filipinlere ayak basar basmaz 20 bin insanı katleden istilacılar...
-Katlettikleri kızılderililerden arta kalanları da asimile eden “beyaz adamlar”...
-Temel ihtiyaç maddelerinin karşılandığı yerlerin kapısına “Buraya zenciler ve köpekler giremez” diye yazanlar...
-Irkçılığı devlet politikası yaparak, emperyalist emelleri uğruna dünyayı son yüz yılda iki büyük savaşa sürükleyen ve milyonlarca insanın ölümüne yol açanlar...
-Atom bombaları ile yüz binlerce insanı toplu katliama tabi tutanlar...
Siyasi faaliyetlerini sakıncalı gördükleri insanları “cadı avı”na çıkarak tecrit ve tehdit edenler...
-Kendileri için sakıncalı buldukları örgüt liderlerini, “intihar etti” yalanıyla hem de hapishanede ortadan kaldıranlar...
Evet, bugün karşımıza geçip bize insan hakları dersi ve talimatı verenler bunlar ne yazık ki.
Gelelim bize…
Biz kimiz? Bizi birbirimize kırdırmak için her boku yiyen emperyallere rağmen Türkü Kürdüyle, Alevisi Sünnisiyle daha müreffeh bir ülkede barış içinde yaşama mücadelesi veren Türkiye’yiz. Kıymetini bilelim…