[simple-author-box]
Ermenistan’ın sivillere saldırıları ile başlayan ve Azerbaycan’ın işgal altındaki Karabağ’ı kurtarma harekatına dönüşen olaylarla birlikte oluşan ‘diplomatik’ trafik, Ermenistan’ın soykırım yalanları ile Türkiye’ye karşı yürüttüğü iftiraları da gündeme getirdi.
Oysa…
Ermeniler’in Türkleri katletmek için yaptığı insanlık dışı saldırıların her biri ayrı kitap konusudur. Bu zulmün ve katliamın ne menem bir vahşet olduğunu yaşlı Erzurumlulara, Karslılara, Bitlislilere, Vanlılara, Diyarbakırlılara, Kahraman Maraşlılara, Şanlı Urfalılara, Adanalılara ve daha birçok ilin, binlerce ilçe kasaba ve köyün yüreği yanık insanlarına sorun. Bir dokunun bin ah işitin...
AĞITLARA YANSIYAN VAHŞET
En iyisi biz sözü, bir zulüm görmüşün ağıt’ındaki dizelere bırakalım:
1918 Kaloköy (Derecik) Kırgınına Ağıt
(orijinal hali ile)
Ey ağalar nasıl diyem derdimiz: Vardı zulüm sonu Arşa dayandı. Ermeni, İslamı kırdı, taladı, Mazlumlar amanı, Arşa dayandı.
Kalo’nun köyünü bastı, ceng-açtı Mitralyoz, tüfeknkle od, ateş saçtı Ana: Evlat attı, dağ-taşa kaçtı Sabiler şivanı, Arşa dayandı.
Mevla’nın takdiri erişti başa Yüzçevirdi bakmaz kardaş kardaşa Üçyüz altmış canı yaktı ataşa Yanan can dumanı, Arşa dayandı.
Bir cenaze gördüm: Kan olmuş yüzü, Portlamış kenara sıçramış gözü, Üçyüz altmış canın sönmemiş közü, Yanan can dumanı, Arşa dayandı.
Bir yiğit vurulmuş: Parmaklar kamış, Kaçarken Kafir’e yolu uğramış, Kafir tutmuş: Tike, tike doğramış, Hançer, kılıç yanı, Arşa dayandı.
Bir yiğidi: Vurmuş, yolda koymuşlar Can teslim etmeden, deri soymuşlar, Cep-cep etmiş, yanlarını oymuşlar, El cepte, figan arşa dayandı.
Bir gelini gördüm: Ayağa kalkmış, Sandım ki, canı var, yüzüne bakmış, Kafir, mismar ile direğe çakmış; Mismar, çivi ünü, Arşa dayandı.
Bir hamile kadın: Davranmış kaça, Ermeni, eylemiş hep parça, parça, Kılıç ile vurmuş, bölünmüş kalça, Aman kızıl-kanı, Arşa dayandı.
Çocuğu karnından çıkartmış, bakar; Can teslim etmeden, süngüye takar, Bebeğin figanı dağı-taşı yakar, Dağın, taşın şanı, Arşa dayandı.
Altıyüz altmış can, battı kırıldı, Çoğu yandı, geri kalan vuruldu, Bu köyün defteri artık dürüldü, Halinin yamanı, Arşa dayandı.
Tanrı, Ermeni’ye vermiş fırsatı, Kesti kökümüzü, kırar milleti, Ruz-i kıyamete kaldı müddeti, İntikamın gücü, Arşa dayandı.
Kahraman, kan ağlar, bu serim duman, Çattı bu zamana, ol ahir-zaman, İslam’a olsun Ahrette iman, Kafirler isyanı, Arşa dayandı.
(Kırzıoğlu M. Fahrettin, Edebiyatımızda Kars, II. Kitap, S. 123, 1958, İstanbul.)
BOLŞEVİK İHTİLALİ VE...
Rusya, Bolşevik ihtilalinden sonra (1917), işgal ettiği Osmanlı topraklarından çekildi. Ermeniler de Ruslarla beraber gitmek zorunda kaldı. Çünkü yaptıkları katliamlar, artık Türklerle bir arada yaşamalarını imkansız kılıyordu.
Bunca vahşet, bazı Ermenilerin de aklını başına getirmişti. H. Koçaznuni gibi Ermeniler, Rusların amacı ile kendilerinin düştüğü durumu anladı ama iş işten geçmişti. Anlamışlardı ki, Rusların amacı Türkiye’deki Ermenileri kurtarmak değildi...
Durumu tespit bakımından şöyle diyordu Koçaznuni:
“Böyle bir şey olamazdı. Biz, Rus emellerine körü körüne hizmet ettik, sürüklendik, hakikatte ise sadece onların maksatlarına çalışmış olduk” (Esat Uraz, A. E., S. 643; H. Koçaznuni, Taşnaksutyun’un Artık Yapacağı Yoktur, Viyana 1923’den naklen.)
Bolşevik İhtilalinin ardından ‘esir milletler hapishanesini açtığını söyleyen’ Lenin ve kendilerine arka çıkan diğer emperyalist ülkeler Ermenileri oyalamaya, onlar da Türk kanı dökmeye devam etti.
Müttefiklerin teslim olmasıyla, Osmanlı da yenilmiş sayıldı. Cepheden cepheye koşarak yorgun düşen ve artık evine dönmeye başlayan kahraman Mehmetçik, köyüne, kasabasına vardığında can evinden vuruldu. Çünkü yanmış yıkılmış evinin enkazına; çocuğunun, karısının, anasının, babasının yanık kokusu sinmişti.
Ne ağıtlar susmuştu uzun yıllar ne acılar dinmişti.
Vahşeti ve asıl soykırımı göremeyenler, bu vahşetin ve soykırımın suç ortaklarıydı...