[simple-author-box]
Bazen birileri yazmazsa, söylemezse birilerinin umurunda olmayan haller vardır ve konu ‘ölümcül’ önemdeyse ne kadar yazılsa, söylense azdır.
‘Ölümcül’ dememin sebebi, koronavirüs ortamına rağmen sorumluluklarının dışında yüklenen işleri de yaparak görevini fazlasıyla yerine getiren sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının hali pür melaline dikkat çekmek istememdir.
Kaldı ki görev yaptıkları yerlerde virüsün, ölümün kol gezdiği de bir gerçek…
‘Saha Raporu’
Değişik ortamlarda sözlü ve yazılı olarak gündeme getirdiğim bir ‘Saha Raporu’ var.
Rapor, koronavirüsle mücadelede çok çalışan fakat hep unutulanların hikayesi bir anlamda.
Raporda; çocuk, yaşlı, engelli ve kadın hizmetlerinde yaşanan sorunlar yer alıyor.
Konuyu yakından takip edenler, çalışanların çalışma alanından yani sahadan ilettiği aksaklık, eksiklik, görüş, talep ve değerlendirmelerden oluşan ve fakat kendilerine uygulanan şiddeti, saldırıları da içeren rapora vakıftır.
Rapor, Öz Sağlık-İş Sendikası tarafından oluşturuldu ve en üst makamlara kadar iletildi.
Hem haberdar olanlara hatırlatma hem de haberdar olmayanları bilgilendirme adına önemli maddeleri sıralayıp ardından da ‘tasaya’ ve ‘yasaya’ uymayan halleri belirtmek istiyorum.
Evet, rapora göre
“Sabit vardiya sistemi tükenmişlik sendromu yaşatıyor.”
Bu cümle ile ne demek istendiği anlaşılmamış olabilir! Rapordan bir alıntı ile anlatayım ve lütfen kendinizi o çalışanların yerine koyun.
Deniyor ki:
“(Koronavirüslü günlerde) …engellilerimizin, yaşlılarımızın, kadın ve çocuklarımızın bulunduğu sağlık ve sosyal hizmet kuruluşlarımızda, tedbir amaçlı olarak işyerinden ayrılmaksızın 7 gün, 10 gün, 14 gün, hatta bazı il ve işyerlerinde zaman zaman 30 güne varan sabit vardiyalı sisteme geçilmiştir.”
Burada insaf, vicdan, yasa aranmaz mı?
Rapor arıyor ve diyor ki: Bakanlık uygulamadaki sıkıntıları dikkate almalıdır.
Neler neler var…
Rapordan konu başlıkları:
Asgari ücretin yüzdelik farklarının verilmeyişi, emekliliğin sadece KHK’lı işçiler için zorunlu hale getirilmesi, personel ihtiyacının giderilmemesi ve bunun kaosa neden olması, görev tanımı getirmek yerine unvanlarının ellerinden alınması, işyeri kılık/kıyafetinin bile işçinin sorunu haline gelmesi, personel kimlik kartlarının güncellenmemesi, güvenlik işçilerinin sertifika yenileme harçlarının karşılanmaması, tayin ve becayiş konusunun kanayan yara halini alması, ek ders karşılığı çalışan öğretmenlerin toplu sözleşmeye dahil edilmemesi.
Tasa, yasa ve de…
Görüldüğü gibi sağlık sisteminin önemli ve vazgeçilmez parçası olan emekçilerinin tasası çok büyük ve çözülmesi gereken önemli problemleri var.
‘Tasayı gidermenin yolu yasa’ diyenler varsa yanılıyor!
Çünkü uygulamaların çoğu ulusal ve uluslararası yasalara aykırı!
Ben demiyorum, çalışanlar ve onların derdini dile getiren Öz Sağlık-İş Sendikası’nın ‘Saha Raporu’ diyor. Şöyle:
-ILO’nun 177 sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi’ne göre Bakanlığa bağlı kurumlarda yapılan uygulama ev tipi çalışma kapsamına girmez.
-Fazla mesai kavramı kanuna aykırı uygulanıyor.
-Toplu İş Sözleşmesi görmezden geliniyor.
Son söz: İlgilisi ve yetkilisi ‘Saha Raporu’nu bir kez daha okusun. İşçinin ve sendikanın sesine kulak versin, gerekeni yapsın lütfen…